Gölbaşı, Ankara'nın hemen bitişiğinde bir ilçe. Gölbaşı'nın, az ötesinde ise köyler var:
Karaoğlan, Yurtbeyi, Örencik.....
Buralarda arazi bazen düzdür, bazen dağlık, tepelik... Ve kurak.
Yakında Mogan Gölü olmasına rağmen, köylünün açtığı kuyulardan "tuzlu su" çıkar.
Biz "bu bölgeye" bayramdan hemen önce gittik.
Camilerde "yağmur duası" okunuyordu.
ONU DELİ SANDILAR
Gezerken "bir şey" dikkatimizi çekti. "Büyük... Ama çok büyük bir arazi" tellerle çevrilmiş.
Arazinin içinde tepeler var, "teraslanmış." Ağaçlar dikilmiş.
Hatta "gölet bile" yapılmış.
Badem, ceviz, çam, kavak, kayısı, elma, armut, vişne, şeftali, meşe ağaçları iç içe.
Kimi yerler üzüm bağı. "Böyle bir organizasyonu ancak devlet yapabilir" diye düşündük.
Köylüler "hayır" dediler: - Bir hayırsever yaptı... Diyarbakırlı... Biz onu önceleri deli sanmıştık.
AHMET AYDENİZ
Adı, Ahmet Aydeniz.
Diyarbakır-Dicle'den, esnaf bir babanın "12 çocuğundan biri."
Okumuş, inşaat mühendisi olmuş. 15 yıl devlette çalışmış. Sonra müteahhitliğe başlamış. Yollar, barajlar, sulama kanalları yapmış. - Harran Ovası'nın 65 bin hektarı, benim yaptığım kanallarla sulanıyor.
BAŞLANGIÇ
Ahmet bey, Gölbaşı yakınlarında "inşaat malzemelerini... Kumu, çakılı... Kalıpları, araçları" koymak için bir "depo yeri" almış.
38 dönüm.
Ve burayı ağaçlandırmış. Ağaçlar büyüyünce, görüntü Ahmet beyin çok hoşuna gitmiş.
Biraz daha arazi almış.
Ağaçlandırmış.
Biraz daha, biraz daha, biraz daha... Elinde, avucunda ne varsa "araziye, ağaçlandırmaya" harcamış.
SON DURUM
Şu anda durum:
Ahmet Aydeniz "Gölbaşı yakınlarında... Ankara'ya 25-30 kilometre mesafede... Susuz bir bölgede" tam 3 bin dönüm araziyi "bağ, bahçe" haline getirmiş.
Bununla da yetinmemiş.
Harran Ovası'nda 1.500 dönüm arazi... Kırşehir Kaman'da 1.500 dönüm arazi daha...
Yine "bağ, bahçe." - Ahmet bey bugüne kadar kaç ağaç diktiniz?
- 1 milyon... Daha da dikeceğim.
- Kaç para harcadınız?
- Ağaçlandırdığım arazinin içine ihracata dönük tesisler kurdum... Toplam yatırım 50 milyon doları geçti... Bana deli dediler... Varsın desinler... Yurdumun toprağını yeşillendirdim ya.
BABA
Civardaki köylüler susuz kalınca, Ahmet beye gelmişler:
- Size deli gözüyle baktık, özür dileriz... Ne olur, bize de su verseniz.
Ahmet bey "tepelerde açtığı 6 kuyudan çıkan sudan", susuz köylere su vermiş.
Şimdi köylülerin "Ahmet babası."
TESİS
Arazinin içinde "tesis" kurmuş.
Sebzeyi, meyveyi... Ispanak, domates, biber, fasulye, bezelye, vişne, çilek, mantar... Aklınıza ne gelirse "şokluyor."
Ve Yunanistan, İtalya, İspanya, Almanya, Belçika, Hollanda'ya... Diğer ülkelere satıyor.
- Japonya'ya çilek ihraç ediyorum.
MİDYELİ YOL
Hirfanlı baraj gölünden "gümüş balığı" geliyor.
Karadeniz'den ve barajlardan "levrek." Yine Karadeniz'den "midye." Temizleniyor, şoklanıyor, Avrupa'ya yollanıyor. Midyenin kabuğu ise, 3 bin dönüm arazi içindeki yollara dökülüyor.
Yollar "bembeyaz." "Toz" yok, yağmurda "çamur" yok. Bu yol "dünyada benzeri olmayan" bir yol.
ÇEVRE
Çevrede kooperatif evleri var.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun 5 dönümlük bir arazisi...
Eski bakanlardan Mustafa Yılmaz'ın yeşertmeye çalıştığı arazi de yine 5 dönüm.
Müteahhit Hamdi Akın villalar yapmış.
Köylü işinde, gücünde, tarlasında, hayvanının peşinde...
Ahmet Aydeniz ise emekli öğretmen olan eşi Feriha hanımla hala ağaç dikiyor.
Çevrelerinde ceylanlar, tavuklar, kangal köpekleri, kanişler, sülünler, devekuşları, keklikler dolaşıyor...
DUYANLAR, GELENLER
Burayı Abdulah Gül, Abdülkadir Aksu, Zeki Ergezen gezmişler.
Hayrettin Karaca da duyup, gelmiş. Ahmet beyi kutlamışlar.
- Ahmet bey bu işin getirisi, götürüsü?
- Ben bu işi para kazanmak için yapmıyorum... Benimki bir sevda... Ama bu kadar emek verince, tabii getirisi de oluyor.
SEVDA
Dile kolay, 1 milyon ağaç dikmiş. Ne reklam peşinde, ne gösteriş. Ne sigarası var, ne içkisi. Elindekini, avucundakini toprağa yatırıyor. Topraktan, gölden, denizden çıkan ürünleri ihraç edip, milyonlarca dolar kazanıyor.
Kazandığını yine ağaca, çiçeğe, bağa, bahçeye harcıyor.
- Benimkisi bir aşk... Herkesin bir aşkı olur... Benim aşkım da böyle işte.