Filibe Başkonsolosumuz Kemal Diriöz "akşama, başkonsolosluğa yemeğe bekliyorum" dedi. Sağolsun, akşam "otomobilini de yollamış." Bizi aldırmak için. Ama kaldığımız otel, başkonsolosluğa yakın. "Yürüyerek gidelim" dedik. Yürürken "Türkiye'de üretilmiş araçlar" gördük. Değişik markalarda "Türk malı minibüsler." Yolda yine "Türk malı satanlara" rastladık. Ara sıra yanımıza yaklaşan dilenciler oldu. "Bulgarca" konuşup, para istiyorlardı. Sonra Türk olduğumuzu anladılar: "Aga" diye konuşmaya başladılar: - Aga. Allah rızası için fakire sadaka.
Başkonsolos Kemal Diriöz "bu bölgede ticaretle uğraşan en az üç bin Türk var" dedi. Bu üç bin içinde "Opet" gibi büyük firmalar da var. Türkiye'den ne bulduysa, kamyona yükleyip, Filibe pazarlarında satan da. Çarşıda, pazarda tabii "İtalyan, Fransız markaları" da az değil. Ama "biraz araştırınca" öğrendik ki... Onlar da "Türk malı." Özellikle tekstil, markası ne olursa olsun, "Made in Turkey."
Filibe Başkonsolosu Kemal bey "bir Anadolu kentinin Belediye Başkanı gibi." "Valisi" gibi. Öyle ya, kentte hem "Türk asıllı önemli bir Bulgar nüfusu" var. Hem de "Türkiye'den gelen iş adamları." Başkonsolos onlarla "iç içe... Haşır neşir."
Türkiye'den Bulgaristan'a "haftada 300 TIR mal gönderildiğini" söylersek, ticaretin hangi boyutta olduğu daha iyi anlaşılır. "Mal"ın içinde sebze, meyve de var. "Ayakkabı, çanta" da. "Gömlek, çorap" da. "Makine parçaları" da.
"Serbest pazar ekonomisi" zamanla yarış halinde. Bulgaristan'daki oto tamircisine bir "parça" lazım oluyor. Hemen "İstanbul-Aksaray'a" telefon ediyor. "Ertesi gün" parça Bulgaristan'da. Başkonsolos gülerek anlatıyor: - Türkiye ile Bulgaristan arasındaki kargo servisinin hızı, İstanbul-Ankara servisinden daha ileride.
- Başkonsolos bey... Bizimkiler buraya çok çabuk alışmışlar. - Evet... Onun için gelenler, eşlerini, dostlarını da çağırıyorlar... Sayı hızla yükseliyor.
Gece başkonsolosluktan çıktık, otele yine yürüyerek döndük. Etraf yine "Türk kaynıyordu." Otelin önünde birkaç Türk'le sohbet ettik. İçlerinden biri dedi ki: - Abi daha dün bir, bugün iki... On yıla kalmaz, buradaki Türk nüfus Bulgarlar'ı geçer, inan bana. İnanıyoruz.