Günlerdir gündemi kilitleyen konuyu "tecrübeye" sorduk: "Ne oluyor, neden oluyor ve bundan sonra neler olacak?" Tecrübe artık "bir siyaset klasiği" olan sözlerini "bilmem kaçıncı defa" tekrarlayarak yanıt verdi:
- Demokrasilerde çare tükenmez. "Ama gerilim... Siyasi tartışmalardaki sertlik" diyecek olduk.
"Tecrübe" soğukkanlılıkla konuştu: - Keşke gerginliğe gidilmeden çözülseydi... Yine de dünyanın sonu değil.
***
"Tecrübe"ye göre "üniversitenin huzur ve sükun içinde olması çok önemli."
Zira... - Üniversitenin huzuru bozulunca Türkiye'nin yönetimi zorlaşıyor.
***
"Tecrübe"nin penceresinden: - Her zaman meşru zeminde tartışma olabilmeli... Bundan korkmamak lazım... Neticede her olayın hakemi var... Ve en son gidilecek hakem de halk.
***
İktidar diyor ki "ben milli iradeyim." "Ve istediğimi yaparım." "Tecrübe" ise diyor ki: - Ben milli iradeyim demek çok ağır bir iddia... Yüzde 35-36 ile nasıl milli irade oluyorsun?.. Öte yandan, hayır sen milli irade değilsin demek de ağır iddia... Zira üçte ikilik aritmetik çoğunluk elinde.
***
"Tecrübe"den, iktidar sahiplerine tavsiye:
- Bu işi bir kuvvet gösterisine çevirme... İstediğimi yaparım diyeceğine, doğrusu neyse onu yap.
- Efendim, iktidar başlangıçta nasıl davranmalıydı?
- Daha çok anlaşma aramalıydı... Daha çok dinlemeliydi... Uzlaşma bulamıyorsa konuyu ertelemeliydi.
***
Hükümet edenlere "tecrübe"nin bir başka tavsiyesi:
- Bıçağı taşa çalma... Germe... Üniversiteleri dikkate almadan, üniversite konularını çözmeye uğraşma.
"Tecrübe" bunları söyledikten sonra ekliyor:
- Tabii bu bir yönetim tarzı.
***
- Sayın tecrübe... Bu iş neden alevlendi? - Üniversite kendi geleceğini tayinde söz sahibi değilse, sorun çıkar.
- Şimdi ne olacak? - Dedim ya... Her işin hakemi var... Meşru yolda yüründükçe endişe edilecek bir şey yok.
***
"Tecrübe" Türk demokrasi tarihini değerlendirirken, iki hususun altını çiziyor.
Bir: - Bir konuyu suhuletle (soğukkanlılıkla... İpi iyice germeden anlamında) tartışma alışkanlığı maalesef tam olarak yerleşemedi.
İki: - Türkiye'de krizler halkın kolayca hakem yapılamamasından doğuyor.
***
Halkı kolayca hakem yapabilmenin yolu ise "referandum müessesesine" işlerlik kazandırmak.
Bizde "bu alışkanlık... Bu kültür" oturmadı.
***
Sohbet sırasında "bundan sonra ne olacak" sorusunu biraz fazla tekrarlamış olmalıyız ki...
"Tecrübe" de klasik söylemini tekrarladı: - Çare tükenmez...
Cumhurbaşkanlığı var... Anayasa Mahkemesi var... Hiçbir şey hakemsiz değil.
***
Süleyman Demirel, üniversitenin "huzur içinde olduğu" dönemde de Başbakanlık yaptı, "huzur içinde olmadığı" dönemde de. Üniversitedeki huzursuzluğun "getirisini, götürüsünü" iyi biliyor.
Ve "bunca yılın tecrübesiyle" diyor ki: - Türkiye'de en değerli şey istikrar. Tecrübeye kulak vermekte yarar var.