Meclis çarşamba günü saat 15.00'te toplandı ve perşembe sabahı saat 10.00'a kadar çalışmaya devam etti... Dile kolay tam on dokuz saat... Müthiş bir performans.
Bugün bu on dokuz saatin "analizini" yapacağız.
Bu aynı zamanda "siyasetin de genel bir analizi" sayılabilir.
***
Önce bir kişinin hakkını teslim edelim. CHP Ankara Milletvekili Oya Araslı'nın. Yaşı 61.
Ama dün sabah saat 09.30'da Prof. Dr. Oya Araslı hala "dipdiriydi."
Hala "Meclis kürsüsündeydi." Oya hanım "bir arı gibi." Çarşamba öğleden sonra "çalıştı", bütün bir gece "çalıştı", perşembe sabahı yine "çalıştı."
"Dersine" iyi hazırlanmıştı. "İnandığı konunun" aslanlar gibi mücadelesini verdi.
"Acaba" diye düşündük...
CHP'lilerin onda biri "Oya hanım kadar inançlı, iddialı, gayretli" olsa, parti kim bilir nasıl tırmanır.
***
AK Parti Grubu ile ilgili gözlemimiz: Sanki bir "dağınıklık" vardı. "Üçe" bölünmüşlük. Grubun bir bölümü şu havadaydı: - Fuzuli bir işle uğraşıyoruz... Yaptığımız, nasıl olsa Çankaya'dan dönecek... Bunu bile bile ne diye sabaha kadar çalışıyoruz?
Grubun bir bölümü de şu havadaydı: - Yaptığımız doğru değil... Bu işi zamana bırakmalıyız... İpi germemeliyiz.
Bir diğer kesimin havasına gelince: - Dediğimiz dedik, çaldığımız düdük... Bunu yapmaya mecburuz... Geri adım atmamalıyız.
Üçe bölünmüşlüğü, siyaseten bir "canlılık göstergesi" diye algılayanlar çıkabilir.
Biz aynı düşüncede değiliz.
***
On dokuz saatin düşündürdüğü bir başka husus da şu:
"AKP bir kitle partisi mi, değil mi?"
Demokrat Parti de Adalet Partisi de "kitle partileriydi."
ANAP öyle, DYP öyle.
Kitle partileri "büyük bir koalisyondur."
Yönetilmesi zordur.
Nitekim ANAP'ta "Özal gitti, parti de bitti."
DYP'de "Demirel gitti, parti hala kendine tam gelemedi."
AKP'ye işte "bu pencereden" baktık ve...
Bir türlü karar veremedik: - Kitle partisi mi, değil mi?
***
Kitle partisi sadece "simgeleşmiş bir liderle" ayakta durmuyor.
"Ortak akıl" da gerekiyor. "Ortak hedef, ortak vizyon" da. "Güçlü bir liderin" yönetimindeki AKP, diğer bakımlardan "ortak özelliklere" ne kadar sahip?
***
Biz AKP'de "üç farklı kesim" gözledik. Birincisi:
AKP'yi sanki "Refah'ın devamı" gibi düşünenler.
AKP'ye oy verenleri "Refah'ın tabanı" diye görenler.
Partiyi kuranların çoğu "bu havada." İkinci kesim:
AKP'yi "merkez sağ bir parti" olarak kabul edenler.
Ve üçüncü ayak:
AKP'nin "merkez partisi" olduğuna inananlar.
Eğer AKP gerçek anlamda bir "kitle partisi" ise bu üç farklı görüntüyü vermemesi gerekir.
***
"On dokuz saat"le ilgili son gözlemimiz: "Siyaset, kendisini erken yoruyor" gibi. Daha "dün bir, bugün iki."
Meclis'in önüne zamanla "deve dişi gibi" işler gelecek.
"Cumhurbaşkanlığı seçimi" gelecek. "Erken yorulan" bir siyaset, önümüzdeki süreçlerin "dağ gibi sorunlarını" nasıl aşacak?