Salı, saat 12.00... Meclis'e gittik... Hafiften yağmur çiseliyordu... İlköğretim çocukları TBMM'yi geziyorlardı... Başkan Bü- lent Arınç, bir Alman sanatçının "Meclis'teki sergisini" açıyordu.
Meclis'in arka bahçesinde ise... "Karayağız biri" bağırıyordu: - Koş vatandaş, koş. Herkes "o yana" doğru koşuyordu: Karayağız delikanlı sandık sandık elmayı, çimlerin üzerine boşaltıyordu:
- Koş vatandaş, koş... Bedava elmaya koş.
TV'ciler "bu sahneyi" kaçırmıyor, "bedava elmaya koşanları" görüntülüyordu.
"Elmacıya" yaklaştık: - Kolay gelsin... Ne yapıyorsun? - Abi... Bu sene mahsul elde kaldı... Elma para etmiyor... Çürüyeceğine, bir Müslüman'ın kursağına girsin.
Sonra yine sesini yükseltti: - Koş vatandaş, koş. "Bedava mezar bulsa girmeye hazır" insan çok.
Bedava elmaya "hücum eden" de hayli fazlaydı.
- Ey elmacı... Kimsin?.. Necisin?.. Nereden geliyorsun?
- Üreticiyim... Denizli'nin Çivril ilçesinden geliyorum... Üretici zor durumda... Ankara'nın dikkatini çekmek istiyorum.
Ardından aynı nakarat: - Koş vatandaş, koş.
Çivril, 14 bin nüfuslu bir ilçedir.
Denizli'ye 100, Uşak'a 60 kilometredir. 59 köyü, 9 kasabası vardır. Köy ve kasabalarla birlikte nüfus 70 bindir. Son yıllarda bu yörede meyvecilik gelişti. Özellikle elması ve şeftalisi çok güzeldir.
Bir "ayrıntı" da Meclis'ten...
Meclis "iki büyük yapıdan" oluşur. "Ana bina" ile milletvekillerinin odalarının bulunduğu "halkla ilişkiler binası."
"Elmacıyı" işte bu iki binanın arasında gördük.
Milletvekilleri, Meclis personeli, gazeteciler, ziyaretçiler "koş vatandaş, koş" diyen elmacıya bakıyorlardı.
Kimi de "taş gibi elmalardan" alıyordu.
İşte bu sırada "az ötede bir elmacı daha" belirdi.
O da sandık sandık elma dağıtmaya başladı.
Sonra "başka Çivrilliler'i" fark ettik. Çivril'den kaymakam, belediye başkanı, ziraat odası başkanı, üreticiler "tam 25 kişi" gelmişler.
"Bir kamyon" elma getirmişler. Meclis'te "bedava" dağıtıyorlar.
Çivril'in Belediye Başkanı Ahmet Ateş'tir. "Demirel'in eski adamlarındandır." 1999'da DYP'den Çivril'e başkan seçildi. "2.5 yıl kadar önce" DYP'den istifa etti. "Epeyce süre" bağımsız kaldı. Ve 28 Mart'ta "yeniden" seçildi. Ama şimdi partisi "AKP." Dün Meclis'te Ahmet Ateş de vardı. - Başkan, hayırdır? - 2.500 ton elma, soğuk hava depolarında, elde kaldı... Bir, bir buçuk aya kadar ya satılacak ya da çürüyüp, gidecek... Bir kamyonunu Meclis'te dağıtalım dedik... Belki ilgilenen çıkar.
Başkan anlattı ki "elmanın, üreticiye maliyeti 350 bin lira."
Ama "250 bine bile müşteri bulunamıyor."
Ve üretici "kan ağlıyor." Başkan: - Tabii bizim de kusurumuz var... Örgütlenemiyoruz... Bir araya gelip, ihracata yönelemiyoruz... Yöneticilerle işbirliğine giremiyoruz... Düzgün paketleme yapamıyoruz... Birinci kalite elmanın arasına, üçüncü kaliteyi de sokuşturuyoruz.
Çivrilliler bize de "bir sandık elma" getirmişler.
"Sağolun, onu da Meclis'te dağıtın"
dedik.
Bu defa alındılar. "Bari" dediler: - Derdimizi yazın... Elmamızı yemediniz bizi üzdünüz... Hiç olmazsa üreticinin halini yazıp, bizi sevindirin.