Mikrofonda, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan vardı. Vanlılar'a hitap ediyordu. Bir ara dedi ki:
- Van'a gelirken uçakta Yavuz beyle konuşuyorduk... Mahkeme kadıya mülk olmamış... Oturduğumuz bu koltuklar geçici. Dinleyenler "bize" döndüler. Kimi "başka neler konuştunuz" diye sordu. Kimi "bizim problemlerimizi Bakan bey çözecek mi" diye.
***
Kemal bey "pratik bir insan." Vanlı "dükkan açacağız... Ama daha açmadan bizden para isteniyor" diye şikayette bulununca... Unakıtan hemen Bakanları arıyor:
- Ayıptır... Bu uygulamayı sona erdirelim.
***
"Bavul ticareti" için yurtdışına çıkanlar, her çıkışta 70 milyon vermekten şikayetçi. Bakan'ın tavrı:
- Haklısınız... Bavul ticaretiy
- le uğraşanlardan bu parayı almayalım.
***
"Sayın Bakan" dedik:
- Kimseden almayın... Yurtdışına çıkışta 70 milyon lira harç almanız şart mı?
- 2004'te bu uygulamaya son vereceğiz... Hiç kimseden almamak için başka bir kaynak bulacağım...
***
- Sayın Bakan... Yatırım teşvikleri ne oldu?
- Bilişim... Yazılım sektörüne çok önem veriyoruz... Mikrosoft ile temastayız... Görüşmeyi bir milletvekilimiz yürütüyor... Teknoparklar kurulacak... Geniş teşvikler gelecek... Bu sektörün vergi ile hiçbir ilişkisi olmayacak.
***
Konuştukça, sohbeti koyulaştırdık. Ve sonra da öğrendik ki... "Aynı yıllarda, aynı okulda" okumuşuz. Tabii "mahkemenin kadıya mülk olmadığını da" konuştuk. Bundan sonraki buluşmada başka şeyler" konuşacağız. Örneğin, Maliye Bakanı'na "şunu" söyleyeceğiz: - Sayın Bakan... Siyaset adamı gerektiğinde vitesi geri takmasını da bilmelidir... Şu otomobil vergilerinde bir yanlışlık yapıldığı anlaşılıyor... İnat etmeyin... Vitesi geri takın... Hatayı düzeltin.