Anadolu'yu dolaşınca görüyoruz ki... Türkiye'nin sorunları "çözümsüz" değil. Ve yine görüyoruz ki... Türkiye'nin sorunu sadece "kaynak" da değil. "İstenince" kaynak da bulunuyor, "sorun" da çözülüyor, "üretim" de artıyor, "istihdam" da sağlanıyor. Yeter ki "hantal devlet yapısı, Türkiye'nin önünü tıkamasın... Gençlerin önü açılsın... Partizanlık yapılmasın... Ve liyakatehliyet sahibi insanlar yönetim koltuklarına oturtulsun." Örneğin "Siirt'te" genç bir vali gördük: Nuri Okutan. Siirt'e "sıfır kilometre" olarak gitmiş... İlk valiliği. Ve "mucizeler" yaratıyor. Örneğin, Akçakoca'da bir kaymakam tanıdık: Ali Uslanmaz. "Mucizeler" yaratıyor.
***
- Kaymakam bey... Diyelim ki ben bir köylüyüm... Kırsal kesim malum... Nasıl geçineceğim? - 43 köyüm var... Hepsinde de arıcılık kursu açıyorum... Kursa katılana, TSE garantili beş arı kovanı veriyorum... Bu beş kovanla işe başlarsınız... Buralarda çok güzel kestane balı, orman gülü balı olur... Bal iyi para eder... Geçinir, gidersiniz. - Kursa verecek param yoksa? - Kurs parasız. - TSE damgalı beş arı kovanını alacak param yoksa? - O da parasız.
***
Kaymakam "genç", kaymakam "heyecanlı." Düzce depreminde "vali yardımcısı" imiş. Devlet onu "gayretlerinden dolayı" ödüllendirmiş. Akçakoca'ya kaymakam yapmış. Türkiye'nin sorunu "doğru adamı, doğru yere getirme" sorunu. Öyle belediye başkanları gördük ki "param yok" diyor... Başkanlık yaptığı yer dökülüyor. Kendisi "pısırık" ya da "hırsız." İnsanlar ise "mutsuz." Ve öyle belediye başkanları gördük ki... "Kaynak yaratıyorlar... Hizmet üretiyorlar... Heyecanla çalışıyorlar." Oralardaki insanlar da "mutlu." İşte o "doğru insanları" değerlendirsek, "önlerini" tıkamasak, "partizanlık yapıp" küstürmesek, pek çok sorun çözülecek, mutluluğa giden yolun dikenleri kolayca temizlenecek. Bugün Akçakoca'dan "birkaç görüntü" vermek istiyoruz.