Malum, 6 Şubat'ta yaşadığımız depremlerin ardından kentsel dönüşüm hepimizin gündemine bir kez daha girdi. Herkes evinin sağlam olup olmadığını, zemin etütlerinin durumunu, binalarının beton kalitesini ölçtürme telaşına düştü. Vatandaşın deprem farkındalığı hiç olmadığı kadar arttı. Hükümet de evini yenilemek isteyenler için çeşitli teşvikler getirdi. Örneğin, riskli yapı kararı bulunan yerlerde bulunan yapı sahiplerine 100 bin lira kira desteği ve 800 bin lira hibe ile 700 bin lira uygun şartlarda kredi imkanı sağlanacağını açıkladı, yeni bir yasal mevzuatla süreci hızlandırdı. Fakat tabii kentsel dönüşüm bununla bitmiyor.
Dönüşümün bir ayağında da belediyeler var. Bir projenin başlaması, uygulaması ve proje sonrası işlemlerin tamamı yerel yönetimlerin sorumluluğunda… Esasında, Türkiye'de kentsel dönüşümün uygulanmasında ilk sırada yetkili kamu idaresi durumunda…
Orada işler nasıl derseniz…
İyi örnekler olsa pek çoğunda işler iyi değil!
Geçenlerde İstanbul'da 1999 depremlerinden en çok hasar alan, zemin ve bina stoku açısından en kötü ilçelerinden biri olan Avcılar'da oturan bir arkadaşım aradı. Binalarının belediyedeki dönüşüm yolculuğunu anlatırken içime fenalık geldi.
Yaşadıkları adeta çileye dönmüş…
Binaları depreme dayanıksız çıkınca apartmanı boşaltmaları istenmiş… Bütün ev sahipleri aralarında anlaşıp bir müteahhit bulmuşlar… Sonra binalarını yıktırmak için Avcılar Belediyesi'nin yolunu tutmuşlar…
Git, gel tam 8 ayda ancak yıkım kararı aldırdıklarını anlatıyor. Ortalama bir kentsel dönüşüm sürecinin 3 yıla kadar uzadığını ifade ediyor. Nedenini soruyorum?
Anlattığına göre, yıkılacak binanın etrafında ağaç ya da tarihi eser tespiti süreleri 2 aya kadar uzamış durumda. Asbest raporlarının belediyece işlenmesi birkaç ayı buluyor. Müdürlüklerin hiçbirinde yetkililere ulaşılamıyor. Belediyeye gitsen çalışmak istemeyen bir sürü personel… Üstelik, riskli yapılarda 90 gün süre tanıyan belediye bu sürede yıkım olmazsa 400 bin lira ile 1 milyon arası masrafla tapu sahiplerine ceza da kesiyor. Bir de işin otopark boyutu var. Bu, belediyedeki en büyük skandallardan birisi… Belediyenin her binanın altında zorunlu olması gereken otoparkları kağıt üzerinde daireye çevirdiği, bunun için de ortalama 1 milyon ila 2 milyon arasında bir bedel talep ettiğini söylüyor. Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli geçenlerde kentsel dönüşümde çok başarılı olduklarını anlatsa da vatandaşın yaşadığı dönüşüm çilesi kendisini doğrulamıyor.
Hatta boşaltılan binaların yıkım süreçleri geciktikçe bölgede başka sorunlar da yaşanıyor.
Bu boşaltılan binalar evsizler ve madde bağımlılarının mekanları haline gelmiş durumda… O nedenle de hem güvenlik anlamında sıkıntıya hem de yangınlara sebep oluyor.
Velhasıl demem o ki, Avcılar bir örnek…
Eminim, birçok belediyede evini dönüştürmek isteyen vatandaşlar benzer sorunları yaşıyordur. Hani, kentsel dönüşümü hızlandırmak için kırk takla atıyoruz ya… Bence işin belediye tarafına da odaklanmak gerekir. Belki işini doğru dürüst yapmayan belediyelere yaptırım getirmek doğru olur.