Muhalefet inanmadı, eleştirdi, maliyet hesabı yaptı.
Yabancılar engellemek için kırk dereden su getirdi.
Bürokrasi 'Ülkeyi böyle saçma masraflara sokamazsınız, yargılanırsınız' diye tehdit etti.
Avrupa Birliği yaptırım kararı alarak, durdurmaya çalıştı.
Peki ya sonuç?
Sonucu önceki gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açıkladı.
Türkiye Karadeniz'de Çaycuma-1 sahasında yapılan sondajda 58 milyar metreküplük yeni bir doğalgaz rezervi daha buldu. 540 milyar metreküplük rezerv de 652 milyar metreküp olarak güncellendi. Böylece Karadeniz'de gaz keşfi 710 milyar metreküpe çıktı. Yaklaşık metreküpünü 1.500 dolardan hesaplarsanız piyasadaki karşılığı 1 trilyon doları buluyor.
Buraya nasıl gelindi?
Fitili ateşleyen 2017'de dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak oldu.
Enerjiyi en önemli meydan okuma alanlarından biri olarak gördü. 'Milli Enerji ve Maden Politikası' vizyonunu çizdi. Ekibiyle beraber, bugüne kadar yabancı firmaların kazdığı kuyular, yaptığı sondajlarla Türkiye'de olmadığını söylediği petrol ve gazın peşine düştü. Yerli arama filosu kurulması için düğmeye bastı. Berat Albayrak'ın çizdiği hedefi halefi Fatih Dönmez devam ettirdi. O günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı...
2017'de Fatih gemisi TPAO envanterine katıldı. 2018'de Yavuz... 2020 başında Kanuni... Dünyada 7. nesil teknolojiye sahip 5 sondaj gemisinden biri olan Abdülhamit Han da 2022'de sefere başladı. 2 yıl geçmeden Türkiye Karadeniz'de kritik safhaya geldi. Sıra Akdeniz'de...
Gelelim maliyet hesabına...
İlk gemi (Fatih) alınırken epey pazarlıkların yapıldığını biliyorum. Petrol fiyatları düşüktü, gemilerin fiyatı da aşağı çekilmişti. 2018'de Albayrak'ın ekibi sıkı hazırlıklar sonucunda 600 milyon dolarla başlayan pazarlığı 154 milyon dolarla bitirdi. Yaklaşık 200 milyon dolar olan bir kuyu sondajının bile altında bir rakama... Hatta Norveç'ten alınan geminin finansmanı da 12 yıllık vadeye yayıldı. Kanuni Gemisi 37.5 milyon dolara alındı. Üzerine 165 milyon dolar masraf yapıldı. Yavuz Gemisi reaktivasyonla birlikte yaklaşık 300 milyon dolara mal oldu. Abdülhamit Han'ın maliyeti de bu civarda... Yani Türkiye'nin bu gemileri envantere almak için cebinden çıkardığı para yaklaşık 1 milyar dolar...
Bu rakam bugün herhalde bir gemi fiyatıdır...
Velhasıl Cumhurbaşkanı'nın açıkladığı keşfin değeri düşünüldüğünde Türkiye yerli filosuyla bire 100 kazanmış...
Diyebilirsiniz ki, eskiden olduğu gibi kiralama yoluna gidilseydi?
O zaman da ben şu soruyu sorarım:
Aynı şeyi tekrar yaparak, farklı sonuç beklenir mi?
Türkiye'de ve dünya istatistiklerinde 10 kuyudan 1 veya 2'sinde gaz veya petrol bulunuyor.
Geçmişte bizde de onlarca kuyu açıldı.
Vizyon, cesaret, kararlılık, başkaldırış olmasaydı, bu güne gelinir miydi?