Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önceki gün kabine toplantısı sonrasında açıkladığı TL'yi özendirici tedbir paketi piyasadaki havayı da vatandaştaki algıyı da bir anda değiştirdi.
Açıklamanın detaylarına girmeden önce bir noktanın altını çizeyim...
Herkes, Erdoğan'ın açıklamalarının ardından dövizdeki yüzde 33 değer kaybının nasıl olduğunu konuşuyor. Aslında bunun nedeni basit, güven...
Bir süredir kurda yaşanan günlük yüzde 7-10 arasındaki artışlar, Merkez Bankası'nın döviz satım müdahalesine rağmen düşüş olmaması, ortalıkla ipe sapa gelmeyen spekülasyonlar vatandaşı dövize yöneltiyordu. Dövizdeki kazancı gören, enflasyon karşısında birikiminin erimeye devam edeceğini düşünenler, elindeki avucundakini dolara yatırıyordu. Bu da kurda anormal hareketlere neden oluyordu. Fakat Erdoğan'ın açıklamalarıyla devletin ilgili kurumları 'sobaya yaklaşanın elinin yanacağı'nı göstermiş oldu. Erdoğan'ın serbest piyasa mekanizmasından geri adım atılmayacağı ve sermaye kontrolü gibi uygulamalara hiçbir zaman tevessül edilmeyeceğine yönelik cümleleri de bir süredir piyasada köpürtülen spekülatif haberlerin ilk ağızdan çöpe atılması demekti. Açıklamalar dövizin artacağına yönelik psikolojinin terse dönmesini sağladı. Böylece kurda çözülme başladı.
***
Bence bu durum, kur korumalı TL vadeli mevduat enstrümanının ne kadar talep göreceğinden daha önemli...
Gelelim birilerinin 'Erdoğan şapkadan tavşan çıkardı' dedikleri enstrümana...
Öncelikle hem vatandaşın hem ihracatçıların kur riskiyle ilgili çekincesini giderecek düzenlemelerin arkasında Merkez Bankası aklı var. Yeni enstrümanla, aslında Merkez Bankası hem kur hem de faizde tek söz sahibi oluyor.
Bir taşla 5 kuş vuruluyor...
Şöyle ki;
Bu enstrümanda çıpa Merkez Bankası'nın politika faizi... Yani, yüzde 14... Malum, PPK toplantısında faizler indiğinde bankalar anında refleks göstermiyordu. Şimdi bu faiz oranını (belki bir-iki puan fazlasını) baz alacaklar. Bu da esasen faiz indirimi anlamına geliyor.
Yeni ürünün yerlilerin döviz talebini azaltması, döviz mevduatı sahiplerinin yeni enstrümana talebinin artması bekleniyor. Bu da döviz kurlarına stabilizasyon getirecek, dolarizasyonu önleyecektir.
Döviz kurlarındaki düşüş geçişkenliği ortadan kaldıracağı için enflasyona olumlu yansıyacaktır.
Döviz kurunda dengelenme sağlandıkça Hazine'nin mevduat sahiplerine kur farkı vermesine gerek kalmayacaktır. (Dolayısıyla kur riskini Hazine üstleneceği için bütçeye ek maliyet geleceğini, bunun da kamu maliyesini bozacağını hesap edenler yanılabilir.)
Merkez Bankası dönüp ucuz dövizden rezervini artıracaktır.
Velhasıl, iyi plan...
Bununla bitecek mi?
Merkez Bankası yetkilileri önümüzdeki günlerde yeni enstrümanların devreye gireceğini belirtiyor. Dün Resmi Gazete'de sinyalini gördüğümüz . alım satıma konu yapılan dövizler listesine Birleşik Arap Emirlikleri Dirhemi, Azerbaycan Yeni Manatı'nın da eklenmesi yeni swap anlaşmalarının yolda olduğunu da gösteriyor.
Yani, şapkadan daha çok tavşan çıkacak...