Puro ne alaka demeyin.
Anlatacağım...
Malumunuz, asgari ücret görüşmelerinde dün üçüncü tur da tamamlandı. İşin başlangıcında 'biz de hayat pahalılığının farkındayız' edebiyatı yapan patronlar, üçüncü toplantıda yan çizmeye başladı. Asgari Ücret Tespit Toplantısı'nda işveren kesimini temsil eden TİSK'in, 2022 yılı için asgari geçim tutarını 3.100 TL olarak önerdiği belirtildi. Yönetim Kurulu Başkanları Özgür Burak Akkol da çıkıp "Çalışanların enflasyon karşısında ezilmeyeceği, aynı zamanda uzun vadeli yatırım ve istihdam döngüsünü kırmayacak bir asgari ücret beklentimiz var" diyerek dalgasını geçti.
Yani işçiye dediler ki, benim akşam içtiğim puroya sen bir ay çalış... Çalış ki, ben Küba'dan getirdiğim purolarla akşam sefalarıma devam edeyim.
Haa, bir de 3.100 TL rakamını telaffuz ederek, aba altından akıllarınca sopa da gösterdiler.
Yani hükümete dediler ki, ben 3.100 TL'yi veririm, üzerine karışmam. Fazlası cebimden çıkarsa istihdam dengesini bozarım.
***
Tabii bu rakamlar ortalığa saçılınca kıyamet koptu. TİSK'e tepki yağdı. Sosyal medya hesaplarından "TÜİK tarafından sağlanan parametreler ve Hacettepe Üniversitesi beslenme kalıbı referanslarına göre asgari geçim tutarına ilişkin hesaplamalar yapılmıştır. Geçtiğimiz yıllarda kullanılan formüller, hesaplamalar, varsayımlar ve yaklaşımlar üzerinden yapılan çalışmada, asgari geçim tutarına ilişkin belli bir bant aralığında sonuçlara ulaşılmış ve komisyon çalışmalarında değerlendirilecek göstergelerden biri olarak değerlendirmeye sunulmuştur" diyerek bir şeyler gevelediler.
TÜİK'in açıkladığı enflasyonun bile yarısı olan bu rakamı neye göre belirlediler, çok merak ediyorum.
Acaba Türkiye'nin en kallavi işadamlarının üye olduğu, Koç Holding'in üst düzey yöneticisinin başında olduğu kurum, yanında bir ay çalıştırdığı işçiye biçtiği değeri nasıl hesapladı?
Çünkü, söylenen rakam inanmayacaksınız ama gece içtikleri bir puro fiyatı...
***
Şaka yapmıyorum. Şöyle bir dolaşın İstanbul'un ünlü restoranlarını...
Oralarda TİSK üyelerinin en az üç-beşine rastlarsınız. Hepsinin elinde Küba'dan getirttikleri, efsaneye göre Kübalı kızların bacaklarında sardığı, tanesi 150 eurodan başlayan puroları görürsünüz. Ülkeyi kurtardıkları (!) masanın heyecanı yüksekse garsona en yıllanmış şişeler açtırılır. En az 10 işçinin bir aylık kazancı o gecelik yemeğin bedeli olarak restorana ödenir. Sanmayın ki, bu muhabbet ayda bir olur.
Gündüz işçisine 'para yok' diye ağlayan patronların her akşamki rutinidir bu aslında...
Allah'tan asgari ücrete sadece TİSK karar vermiyor!
Düşünsenize, bunların vicdanına kaldığınızı...
Neyse ki, komisyon toplantısındaki diğer paydaşlar da önerilerini sunuyor, son kararı hükümet açıklıyor.
Yoksa bunlar işçinin emeğini sömüre sömüre kazandıkları paraları Küba purolarına yatırmaya devam eder!