Türkiye'nin dört bir yanında çıkan yangınların en çok etkilediği yerlerden biri olan Bodrum'dayım. Yaraların sarılması için hummalı bir çalışma var…Heredot Kültür Merkezi ve Mumcular'daki Sitare Özkan Okulu'nda yardımları toplama merkezi kurulmuş… Hayvan yeminden ilaca, yangın tüplerinden eldivene, gıdadan suya, power bank'tan temizlik malzemelerine Türkiye'nin her yerinden gelen yardımlar burada toplanıp, ihtiyaç sahiplerine dağıtılıyor.
Toplama merkezleri pazar yeri gibi…
Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras ile konuştum. Muğla'da 83 bin hektar orman yanmış… Bunun 13 bin hektarı Bodrum'da…
Şu anda kapı kapı dolaşarak tek tek tespitler yapılıyor
Başkan Aras'ın verdiği bilgiye göre, Mazı'da iki işletmede ciddi hasar var. Diğerleri orta hasarlı… 6 işletme (restoran, lokanta vs) yangından etkilenmiş durumda…
Ancak evi ya da işletmesi yanmasa da geçimini ormandan sağlayan vatandaşların hasarı büyük…
Kimi ormanda yetiştirdiği ürünleri satarak evine ekmek götürüyordu, kimi arıcılık yapıyordu, kimi hayvanlarını kaybetti, kimi de zeytinliklerini…
Başkan Aras, bu insanların evlerine gidip kaç nüfus olduklarını, başka gelir kaynakları olup olmadığını, kronik hastalarının bulunup bulunmadığını, yangından ne kadar zarar gördüklerini çıkardıklarını söylüyor. Ondan sonra belediye olarak bu kişilerin çocuklarına iş bulmaktan pazar yerlerinde stand vermeye kadar pek çok formül düşündüklerini anlatıyor. Aras, "Yangın söndü, bu insanların belki evi yanmadı ama geçim kaynaklarını kaybettiler. Onlara yardımcı olacağız" diyor.
Haklı da…
Peki bundan sonra risk devam ediyor mu?
Biz başkanla konuştuktan sonra Gümüşlük bölgesinde yangın çıktı. Ancak hem karadan hem havadan müdahaleyle kısa sürede yangın söndürüldü.
Başkan Aras, "Bu işten siyaset yapmam. Kimseyi suçlamam. Herkes görevini yapmaya çalışıyor. Valilik, kaymakamlık, Orman Genel Müdürlüğü, asker, polis, jandarma, köylüler, gönüllüler herkes canla başla mücadele etti. Koordinasyon problemi yaşamadık. 'Tarım ve Köyişleri Bakanlığı işini iyi yapmadı' derseniz ormanları söndürmek için mücadele eden o işçileri rencide edersiniz. Adam çoluk çocuğunu bırakmış, dağın başında ölüm tehlikesi içinde yangın söndürmeye çalışıyor, bir haftadır çorabını, iç çamaşırını değiştirmiyor. Duş almıyor, kamyonların üzerinde yatıyor. Bu insanlara büyük haksızlık olur" diyerek yangınlardan siyaset yapanları üstü kapalı eleştiriyor.
Geçtiğimiz hafta çıkan yangınlarda Kisebükü'nde başarı sağlanmasaydı Bodrum'u tahliye etmek durumunda kalacaklarının altını çiziyor.
Torba ve Yalıkavak'taki orman varlığına dikkat çekiyor. Bu nedenle o bölgelerde olağanüstü tedbirler alınmaya başlanmış…
Başkan Aras, belediyeye 5 arazöz aldıklarını söylüyor. 4X4 araçların arkalarına ekipmanlar yerleştireceklerini belirtiyor. Bir de Bodrum'u iyi bilen köylülerden oluşan bir gönüllü TİM kuruluyor. Gönüllüler eğitilerek riskli bölgelerde hazır bekletilecekmiş… Bodrum'a yatırım yapan işadamlarını da arıyorlarmış… Herkes kendi yatırımlarının olduğu yerlere su hatları çekip, arazözler alacaklarmış…
Aynı zamanda Orman Genel Müdürlüğü ve Karayolları Genel Müdürlüğü ile birlikte ormanların kenarında temizlik çalışmaları yapılacakmış…
Başkan Aras, "Ormanlar yandıktan sonra söndürmekten çok baştan korumak lazım" diyor.
Merak ediyorum…
Türkiye'nin cennet köşesi Bodrum'da yangınlardan sonra rezervasyon iptalleri oldu mu?
Başkan Aras, "10 bin kişi rezervasyonlarını iptal etti ama yangınlar söndürüldükten sonra ondan daha fazla rezervasyon alındı. Hayat normale dönmeye başladı. Şimdi yaraları sarıyoruz" diyor.
Ve Bodrum'da özellikle Mazı'da işletmeleri zarar gören vatandaşlara destek olunmasını istiyor: "Belediye meclis üyelerimiz oraya gidip birkaç gün pansiyonlarda konaklayıp, restoranlarda yemek yiyor. Herkesten de bunu rica ediyorum."
Doğru…
Bodrum'da hayatın normale döndüğünü hissettirmek için buralara gelip konaklamak, esnafa destek olmak lazım…
