Türkiye'de günlerdir Facebook'un sahibi olduğu WhatsApp'ın gri alanlarla dolu sözleşmesi tartışılıyor. Kimileri 'Ya ne olacak ki' kafasında... Kimileri de bilgi güvenliği endişesinde...
Peki ya korkmalı mıyız?
Bu sorunun cevabı için yorum yapmak yerine birkaç örnek sıralayayım.
ABD'deki Gawker Media davasını hatırlayan vardır. Şirket ünlü eski güreşçi Hulk Hogan'a ait olduğu iddia edilen seks kasetlerini yayınlayınca 140 milyon dolar tazminat cezası aldı, iflas etti. Davanın arkasındaki isim ise Facebook'un da yatırımcılarından olan Peter Thiel'di. Thiel, Hogan'ın Gawker'a karşı açtığı davayı finansal olarak destekledi, aleyhteki davalara da destek olacağını söyledi. 2014'te Cambridge Analytica şirketi 87 milyon Facebook kullanıcısının kişisel verilerini uygunsuz bir şekilde edindi! Bu veriler seçmenlerin fikrini etkilemek için kullanıldı. Veri ihlalinde başroldeki Facebook'a Amerikan Federal Komisyonu 5 milyar dolar rekor ceza kesti. 540 milyon kişinin verisinin kamuya açık kaldığı ve 29 milyon kullanıcının bilgilerinin izinsiz kullanıldığı tespit edildi. Şirket 700 milyon dolar ödeyerek ihlal suçlamasından sıyrıldı. 2019'da da Facebook'un adı yeniden veri skandalında geçti. Bu defa 200 milyon kişinin telefon numarası internete sızdı. Facebook kullanıcısının telefon numaralarının internette şifre koruması olmayan bir sunucuda yayınlandığı ortaya çıktı. Veri gizliliği konusunda skandallarıyla gündemden düşmeyen Facebook'un sahibi olduğu Instagram'da da benzer bir olay yaşandı. 49 milyon Instagram kullanıcısının özel iletişim verileri internete sızdırıldı.
Anlayacağınız, Facebook'un sicili bayağı bozuk, vukuatı da fazla... Velhasıl, endişelenmek için epeyce sebep var. Bugün bu veriler üçüncü kişilere satılmıyor olabilir ama yarın satılmayacağının ya da başkalarının eline geçmeyeceğinin garantisi yok.
Misal, en basitinden bilgileriniz satılsa ne olur?
Birkaç örnekle anlatayım.
Verileriniz seçimlerde siyasilere malzeme olabilir, şirketiniz batırılabilir, 'Babam kalp krizi geçirdi' diye sosyal medyada paylaştığınız fotoğrafınız yarın öbür gün sigorta şirketiniz tarafından 'yüklü primli poliçe' olarak karşınıza çıkabilir. Hatta kredi skorunuz bile sosyal medya paylaşımlarına göre belirlenebilir.
O yüzden bugün WhatsApp'ın dayattığı sözleşme sadece başlangıç olabilir!
YAAY VE BİP'İ İNDİR KOTANI YEME...
Biliyorsunuz, WhatsApp'ın dayattığı sözleşme ve ABD'de Donald Trump'ın Twitter'da yaşadığı skandallar üzerine Türkiye'de yerli uygulamalar ön plana çıktı. Kimi görsem, Turkcell'in anlık mesajlaşma uygulaması BiP'e geçtiğini ve Türk Telekom'un çatısı altındaki TT Ventures'ın geçen yıl kurduğu sosyal medya platformu Yaay'ı yüklediğini söylüyor.
Öğrendiğim kadarıyla Türkiye'nin iki teknoloji devi bu iki uygulamayı birleştirecek bir formül üzerine çalışıyor. Belki yakında bu iki uygulamayı ortak bir şirket çatısı altında görürüz. Üstelik, planlar arasında bu uygulamaları telefonlarına yükleyenlere bir de müjde gelecek. Yaay ve BiP kullananlar internet kotaları yemeyecek. Bu iki yerli platformun tercih edilmesini daha da artırır.