Demokrasi insanların sadece gelişme seviyesiyle mi ilgilidir? Misal, Suudi Arabistan'da herkes Oxford'dan mezun olsa demokrasi gelir mi?
Elbette hayır…
Neden mi?
Çünkü, hegemonik gücün tek bir maddeye ve belirli bir zümreye ait olduğu yerde demokrasi olmaz, olamaz. Demokrasi olmayan yerde de siyasi ilişkilerde yaşanan sıkıntı hemen ticaret, yatırım dengelerine sirayet eder. Hatırlayın, daha önce bunu Körfez'in başka ülkelerinde de deneyimledik. Şu anda Suudi Arabistan'la olan ilişkilerde olan bitenin tek nedeni bana göre budur.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Malum, bir süredir Ortadoğu'da Türkiye ile nerdeyse her konuda ters düşmeye başlayan, adeta Washington'ın kuklası haline gelen iki devlet var: Biri Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), diğeri Suudi Arabistan…
Son dönemde Suudiler'in Türkiye'ye karşı örtülü ambargosu iş dünyası tarafından sıklıkla dile getiriliyor. Türk ürünlerini boykot ediyorlar, buradan ev alanlara baskı yapıyorlar, müteahhitlerin paralarını ödemiyorlar. Orada yatırım yapan Türkleri de canlarından bezdirdiklerini duyuyorum. Hatta bazı firmalar oradaki fabrikalarını kapatmayı dahi gündemine almış durumda…
Bu baskılar elbette Dünya Ticaret Örgütü korkusuyla ulu orta yapılmıyor. Yatırımcılar telefonla aranıyor ya da kapalı toplantılarda 'Sizden alışveriş yapmayacağız' deniliyor. Türkiye'yle ilgili iş yapan Suudi işadamlarının üzerine istihbarat birimleri salınıyor. Türk ürünlerini taşıyan TIR'lar gümrüklerde bekletiliyor. Yeni işçi gönderimlerinde vize verilmiyor.
Peki yazılı olmayan, kayda girmeyen ama gözle görülen bu ambargolar onlara kazandırır mı?
Düşünsenize, ülkede üretim sıfır… Tek kaynak petrol ve her yıl kutsal topraklar için ülkeyi ziyaret eden 30 milyon civarındaki Müslüman'dan sağlanan gelir…
Petrolün fiyatı uzun süredir dalgalanıyor. Düşüş kendi ekonomilerine zarar veriyor. Ekonomisinin yüzde 90'ı petrol üretimi ve ihracatına bağlı olan Riyad'ın bütçesini dengeleyebilmesi için petrolün varil fiyatının yaklaşık 80-85 dolar arasında olması gerek. Ancak uzmanlar uzun süre petrolün 50 dolar ve altında kalacağını varsayıyor. Bu durumda, Riyad'ın bütçe açığını dengelemesi zor görünüyor. Velhasıl, ülkenin önümüzdeki dönemde karşılıklı ticaret ve yatırıma daha çok ihtiyacı olacak. Fakat Suudi Arabistan tam tersi uygulamalara girişip, yatırımcıyı ürkütüyor, ticareti baltalıyor. Cemal Kaşıkçı cinayetinin getirdiği prestij kaybı, petrol fiyatlarındaki düşüş, Kovid-19 salgınının ekonomik etkileri, Kraliyet ailesinin yolsuzluk operasyonlarıyla boğuşan Riyad yönetimi, bu ambargolarla kendi ayağına sıkar. Orta vadede kaybeden kendileri olur!