Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi açıklandığı dakikadan itibaren her kafadan bir ses çıktı. Paketi olumlu karşılayan da eksik bulan da eleştiren de vardı. Dün Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, AA Özel Yayını'nda aralarında benim de olduğum bir grup gazetecinin sorularını yanıtladı.
Edindiğim izlenim, Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın virüsün ekonomiye etkilerini bertaraf etmek için hangi sektörde neye ihtiyaç olursa adım atacağı yönünde...
Önceki gün açıklanan paketi bir başlangıç vuruşu gibi düşünün.
Bundan önceki meselelerde olduğu gibi bundan sonra da Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak koordinasyonundaki ekonomi yönetimi süreci yakından izleyecek. Küresel ekonomilerde yaşananlar, Türkiye'de süreçten etkilenen kesimler, yavaşlayan sektörlerdeki aksamalar, nakit akışında oluşacak problemler günbegün takip edilecek. Nerede yaranın derinleşme olasılığı belirirse bakanlık oraya müdahale edecek.
KOBİ'yse KOBİ, sanayiciyse sanayici, esnafsa esnaf, ihracatçıysa ihracatçı...
Tabii 'nasılsa destek veriliyor, ben de arada kaynarım' zihniyetinde olanlar hariç tutulacak!
Çalışanlara bir şey yok mu dediğinizi biliyorum.
Bu konuda da Bakan Albayrak'ın altını çizdiği birkaç husus var.
Birincisi, bu süreçte reel sektörde kimsenin mağdur edilmemesi öncelikli olacak. Reel sektöre verilecek destekler o işyerlerinde çalışan işçilere de can suyu olmuş olacak. (Elbette, bu noktada, işyeri sahiplerine de büyük görev düşüyor)
İkincisi, kısmi çalışma ödeneği ve asgari ücret desteklerinden küçük esnaf da dahil birçok kesim yararlanacak.
Üçüncüsü, dar gelirli vatandaşlara ve virüs nedeniyle işten çıkarılanlara çeşitli desteklerle nefes aldırılacak.
Velhasıl, Bakan Albayrak'ın dediği gibi "Suyun derinliğini bilmiyoruz" belki ama boğulmamak için can simitlerimiz var.