Başladılar…
Yalova'da deprem oldu, bir saat sonra yarım litre suyu 5 TL'ye çıkardılar.
Kurban Bayramı geldi, bilet fiyatlarını uçurdular.
Ramazan Bayramı'na iki gün kala, şeker fiyatlarına zammı çaktılar.
Finansal saldırıyla dolar çıktı, raftaki gıda fiyatlarını fahiş biçimde artırdılar.
Elazığ'da deprem oldu, kiraları yükselttiler.
Koronavirüste ilk vaka görüldü, gıda, hijyen ürünleri, maske ve kolonya fiyatlarına fahiş zam yaptılar.
Bu tür zamanları kâr düşüncesiyle fırsatçılığa dönüştürenler, şimdi kalkmış 'serbest piyasa' diye zırvalıyor.
Hadi canım oradan…
Sizin uyanıklığınızın kılıfı serbest piyasa filan olamaz. Olsa olsa buna toplumu ele geçiren 'ahlaki çürümüşlük' virüsü denir. Bana sorarsanız, iklim krizinden, jeopolitik krizden, ekonomik krizden, koronavirüs krizinden daha tehlikeli bir etik kriziyle karşı karşıyayız.
***
Sadece fırsatçılar mı!
Marketleri yağmalayanlara ne diyeceksiniz?
Hoş benim ki de laf… Aynısını darbe gecesi yaşamadık mı? Bankamatik önünde kuyruk olanları, benzinliklerde pompa sırası bekleyenleri, markete koşanları hep birlikte gördük.
Vallahi koronadan daha çok bunlardan korkmaya başladım…
Allah korusun vaka sayısı artsa demek ki, markette cinayet çıkacak.
Velhasıl, toplumsal manzara hiç iç açıcı değil…
***
Koronavirüsüne aşı ilaç çare bulunur da…
Bu çürümüşlüğe nasıl çare bulacağız?
Esasen bireylerde görülen fırsatçılık, düzenbazlık, menfaatçilik, plancılık gibi toplumsal yapıyı bile bozan ahlaki çürümüşlüğe çare aramalıyız.
Bazen düşünüyorum… Geç mi kaldık diye…
Bence felaketten önceki son çıkıştayız.
Gelin fıtratımıza geri dönelim.
Hükümet, eğitim kurumları, annebabalar, STK'lar olarak kafa kafaya verip ahlaki çürümüşlüğü düzeltmek için fikir teatisinde bulunalım. Dürüstlük, doğruluk, güvenilirlik, israf etmemek, saygı, sevgi, yardımseverlik, alçakgönüllülük gibi kaybettiğimiz ahlaki değerlerimizi içimizde tekrar yeşertelim.
En azından bizden sonrakileri kurtaralım…