Gazeteciliğe başladığım günden bu yana ilk defa 15 gün kesintisiz izin yaptım. Tabii, süre uzun olunca gündemden kopmamak için elimden telefonu bırakamadım. Malum, her saniye gündemi değişen bir ülkede yaşıyoruz. Tatil dönüşünde Bodrum'la ilgili birkaç satır kelam etmek isterdim ama sıcak gündem pek müsaade etmiyor. Artık onları bilahare yazarım. Bugün AB'nin yaptırım kararına değineceğim.
***
Biliyorsunuz; bir süredir
Türkiye'nin kendi gemileriyle ve kendi insan gücüyle yaptığı sondaj,
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin 'üst aklı' gibi hareket eden AB ve ABD'yi rahatsız ediyor. Bölgeyle alakası olmayan aktörlerin Türkiye'nin meşru aramalarından duydukları rahatsızlığın sebebi, elbette,
Güney Kıbrıs'ın haklarını korumak filan değil. Doğu Akdeniz pastasını kapmak...
Dün Türkiye'nin petrol ve gaz aramasından duydukları rahatsızlıkla ilgili ağızlarındaki baklayı çıkardılar. Yaptırım kararları açıkladılar. Bizim elimiz armut toplamıyor ya... Hükümet jet hızıyla karşılık verdi. Dördüncü gemiyi de Akdeniz'e indirme kararı aldı.
Öncelikle şunun altını çizeyim... AB yaptırımlarının Türkiye'yi ekonomik anlamda köşeye sıkıştıracağını sananlar çok bekler. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tek kelimeyle özetledi. Bunlar tamamen 'kıytırık' şeyler...
***
Ne diyor AB?
"Mali yardımları keserim." Zaten Brüksel yönetimi bir süredir fonların Türkiye'ye gelmesini engelliyor. 2018 ve 2019 yıllarında hukukun üstünlüğü, insan hakları ve demokrasi bahanesiyle
Türkiye'ye ayrılan fonlardan 175 ve 146 milyon euro kesinti yaptı.
Ne diyor AB?
"Havacılık Anlaşması müzakerelerini askıya alırım." Bu anlaşmaya göre, AB'nin 28 üyesi üçüncü ülkelerle havaalanlarını kullanacak. İyi de,
Türkiye Güney Kıbrıs'ı tanımadığı için zaten Rumlar'ı anlaşma tarafı olarak görmüyordu ki... Üstelik, müzakereleri gerekçe göstererek uçuş frekans artışına izin de vermiyordu. Bizim için önemli olan Türk havayolu şirketlerinin mevcut hakları kullanmaya devam etmesi... Orada da sorun yok.
Ne diyor AB?
"Avrupa yatırım bankası Türkiye'ye verdiği kredileri gözden geçirsin."
Banka 2000'den bu yana Türkiye'ye 30 milyar euroya yakın kredi verdi. Bunların 385 milyon eurosunu geçen yıl kullandırdı. Banka
ticaret yapıyor, finansman sağladığı altyapı projelerini niye tehlikeye atsın?
***
Velhasıl, AB'nin aldığı kararı çok da ciddiye almamak gerek. İstedikleri yaptırımı getirsinler. Hani derler ya,
"Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın." O hesap...
Hatta bana kalırsa bundan sonra AB ayağını denk alsın. Ya, Türkiye AB ile mülteci anlaşmasını askıya alırsa! Ya Türkiye AB'ye enerji geçişine izin vermezse!