Siyasete olduğu gibi ekonomiye de taraftar gözlükleriyle baktığımız için doğru yapılanı da görmezden geliyoruz.
Çoğu zaman yaşanan dönüşümün farkına bile varamıyoruz.
Soğan-patates fiyatlarına takılıp, dolarla yatıp kalkıyoruz.
Halbuki, bir süredir ekonomide bir zihniyet devrimi yaşanıyor. Hatta yeni bir ekonomik sistem inşa ediliyor.
Takip edenleriniz var mı bilmiyorum. Hazine TÜFE endeksli kağıtlarla borçlanıyor. Bankalar enflasyon korumalı mevduat topluyor, finans kurumları TÜFE'ye endeksli kredi dağıtıyor.

*** Sizce neden yapıyorlar bunu?
Birinci sebep, jeopolitik gelişmeler nedeniyle yaşanan volatilite ve algı operasyonlarından dolayı bir süredir dolar girdabına düşen yatırımcıyı kurtarmak...
İkinci sebep, borçlanmada milli paraya dönüp öngörülebilir bir fiyat mekanizması yaratmak...
Üçüncü sebep, yatırımcıya öngörülebilir bir nakit akışı oluşturmak...
Düşünsenize, tüketiciler olarak tasarruflarınızı TL'de değerlendirdiğinizde kaybetmiyorsunuz.
Birkaç kuruş birikiminiz kuşa dönmüyor. Bankalar da uzun vadeli kredilerde önünü görebiliyor. Hem yabancı para riski hem de faiz belirsizliği ikileminde kalmıyor. Şu anda bunun etkisini tam olarak hissetmesek de orta ve uzun vadede görüp fark edeceğiz.
Biliyorum konu teknik olduğu için anlaşılması zor ama şöyle bir hafızanızı geri sarın.
Bundan 20 yıl öncesini hatırlıyor musunuz?
Savunma sanayisi emekliyordu, yerlilik oranları yüzde 20'lerdeydi, dışa bağımlıydık. *** Bugün gelinen noktaya bakın. Kendi helikopterini, tankını, denizaltısını yapan bir Türkiye var. O yüzden ambargolar umrumuzda değil.
Enerjiyi düşünün...
Birkaç yıl önce büyük bir vizyon ve kabuk değişimi yaşandı.
Türkiye'de yerlilik kavramını "ülkede üretilsin" mantığından ibaret zannedenler anlamamış olabilir. Ama Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) ihaleleriyle yerli ve yenilenebilir kaynaktan, yerli imalat-Ar-Ge'ye doğru yola çıktık.
Şimdi de Hazine oyunun kurallarını değiştiriyor. Artık arkasında tanımadığımız kişilerin resimlerinin olduğu paralar hayatımızdan çıkıyor.