Türk Ekonomi Bankası (TEB) Genel Müdürü Ümit Leblebici ile ekonomideki dengelenme sürecini konuştuk. Leblebici, ülke ekonomisinin hazirandan sonra 'U' şeklinde toparlanacağını belirterek, martta işletmelerin kredi taleplerinin gelmeye başladığını, stoklar bittikten sonra çarkların döneceğini, üretim başlayınca da istihdamın düzeleceğini söyledi.
Ekonomide dengelenme süreci ne kadar sürer?
Ağustosta bir dalgalanma yaşadık. Önce ülke olarak bilançona bakacaktın. Hasarı tamir edeceğin işler vardı. Bu 6-7 ayda onlar yapıldı. Şimdi rayına oturmaya başladı. Bunun birkaç göstergesi var. Birincisi, bankalar daha likit duruma gelmiş durumda… O nedenle faizler aşağı inip kredi büyümeleri başladı. Bakın, şubat ve mart ayına… Herkes kredide büyümeye çalışıyor. Risk algısı tam açılmadı. Hâlâ dışarıda kötü ama bu algının dağılmaya başladığına dair emareler görüyoruz. Yabancı bankalar akreditiflerde ve yurtdışı limitlerde normalleşmeye başladı. Dalgalanmanın olduğu dönemde bir sürü banka Türkiye limitlerini kısmıştı. Şimdi onlar açılıyor. Orada limitler açıldıkça, ülkede dış ticaretin gelişiyor, dış ticaretin geliştikçe içerideki üretimin gelişiyor, içerideki üretimin geliştikçe istihdamın artıyor. Biz ülke olarak aşağıya geldik ama şu anda dengelenme ve toparlanma sürecine giriyoruz. Bu süreci çok hızlı yapmak isteyebilirsiniz. Fakat o zaman kur riskinde çok dalgalanmaya maruz kalıyorsunuz. Dengeli yaparsan daha verimli oluyor. Üç çeyrek bir daralma yaşayacağız ama sonra toparlayacağız.
Ülke uzun süre 'L' şeklinde kalmayacak yani…
Ben zaten ekonominin 'L' ve 'V' şeklinde değil 'U' şeklinde toparlanacağını düşünüyorum. Bu da ikinci çeyrekten itibaren görülmeye başlanır.
Anadolu'yu dolaşıyorsunuz. Sahada durum nedir?
Sektörler açısından baktığımızda da iç talebe iş yapanlar daha çok sıkıntıda, dış talebe iş yapanlar ise iyi durumda… Bazı sektörlerde toparlanma biraz daha zaman alabilir. İnşaat gibi… KOBİ'lere bakarsanız da iki tür var: Daha verimli çalışanlar, daha verimsiz çalışanlar… Verimli çalışanlarda toparlama bence çok hızlı şekilde görülür. Çünkü, onların bir kısmı üretimini ihraç ediyor. "Ben işimi devam ettireyim, tekrar büyüyeyim" çabası içinde… Oralarda endişe yok. Verimsiz çalışanlara da KGF kredileriyle zaman tanındı. Onlar ülke büyümeye başladıkça etkiyi hissedeceklerdir. İkinci tarafta etkiyi hissetmek biraz daha gecikmeli oluyor. Orada konkordato süreçleriyle piyasada KOBİ'lerin birbirine olan güveni biraz kırılmıştı. Şimdi konkordatolarla ilgili gerekli önlemler alındı. Birbirlerine olan güven tesis edilmeye başladıkça orada da düzelme olacak. KGF ile dengelenme sağlandıktan sonra bankalar da kredi kanalları açmaya başladı. Dalgalanmanın olduğu dönemde kredi almaya gelen de yoktu. Şirketler ellerindeki stoku kullanmayı tercih etti. İşletmelerde stoklar normalde 8-9 aydır. Bu stoklar bir süre sonra bitecek. İşletmeler yeniden kredi taleplerine başlayacak. Bu da üretim ve istihdam demek… Martta bu anlamda kıpırdanmaları görüyoruz.
CARİ AÇIKTAN 38 MİLYAR DOLARLIK ARTI PARA
Yılsonunda sizce büyüme ne olur?
4 Ekim'de bir çalışma yaptık. O dönemde yüzde 2 olarak tahmin ettik. Onu değiştirmedik. Çok negatife çevirecek bir şey yok. Biz global tarafa da bakıyoruz, orada da değişim var. 6 yıllık bir periyotta ABD Merkez Bankası'nın (FED) faiz artırımları oldu, likiditenin dünyada kısmen daraldığı bir dönemden geçtik. Şu anda o sürecin de sonuna gelmiş durumdayız. Ya Fed bir kere artırır ya artırmaz. Takip eden senelerde de ne olacağını bilmiyoruz, belki indirime de gidebilir. Böyle olunca bizim gibi gelişmekte olan ülkelere sermaye akımı oluyor. Bu açıdan da Türkiye güçlü bir pazar. AB'ye bu kadar entegre olmuş başka gelişmekte olan ülke yok. Bölgede bizim dışımızda üreten ülke de yok. Kim ne derse desin. Kamu borcunun GSYH'ye oranı düşük. Cari açık dengeleniyor. Bunları insanlar göz ardı edebilir ama yabancılar için önemli… Bakın, 2018'de 58 milyar dolar cari açık vermiştik. Haziran 2019'a baktık. Beklentimiz sıfırı görmek. Yıl sonunda ise 20 milyar doların da altına inmek. Öyle hesap ederseniz, 38 milyar dolarlık bir finansman ihtiyacı ortadan kaybolmuş olacak. Bu da önemli bir rakam…
Kredi büyümeniz ne olur?
4 Ekim'de yüzde 17-18 olarak belirlemiştik. Aynı şekilde devam edeceğiz.
YASAL TAKİBİN 13'E ÇIKMASI HAYAL
KGF kredilerinde geri dönüş sorunu var mı?
Bankaların regülatör kurumu BDDK herkese stres testi yaptı. Orada takipteki kredi oranının yüzde 6 civarına geleceğini belirtmişti. Şöyle söyleyeyim, bizim banka olarak rakamımız oraya kadar bile gelmiyor. Volatilite yüksek olduğu yerde bu rakamlara çıkacak olması da normaldir. Bu rakamlar yönetilebilir. Yabancıların söylediği gibi oranın yüzde 10-13'e çıkması hayal…
Peki ya aktif kalitesi…
Aktif kalitesinde tabi ki bozulma oldu ama böyle bir türbülansa göre çok sınırlı ve kontrol dahilinde…
DÖVİZ KONTROLDEN ÇIKMAZ
Dövizde seçimden sonra bir dalgalanma bekliyor musunuz?
Seçimden sonra kurda bir atak beklemiyorum. Dövizin kontrolden çıkması çok mümkün görünmüyor. Dalgalanma aralığı daha küçük olacaktır.
"Hükümet doları tutuyor, seçimden sonra bırakacak" iddiaları var ortalıkta…
Dövizde serbest piyasa çalışıyor. Kur kendi kendini dengeliyor. Ben şuna bakıyorum. Dövize geçiş niye hızlanır? Birincisi bulamayacağından endişe edersin. İkincisi, borç taksitin gelmiştir. Bulamamaktan korktuğun için 4-5 taksidi almaya kalkarsın. Böyle baktığında serbest piyasa ekonomisi bunları dengeliyor. Cari açık düştüyse senin finansman baskın da azalır. Özel sektör yurtdışı borçlanmaya bir dönem çıkamadı. Devlet gidip eurobond borçlandı. Kaç kat talep geldi. Yabancı da eurobond borçlanmalarıyla ülkeye geldi. Orada da denge sağlandı. Seçim süreci bittikten sonra döviz hesaplarının da normale döneceğini düşünüyorum. Dolayısıyla teknik sebepten kaynaklanacak döviz talebi şu anda görmüyorum.
Peki dış politikadan kaynaklı bir sıkıntı…
Bir kere şunun altını çizmek gerekir. Türkiye kendi haklarını korumak durumunda. Bazı sürtüşmeler olacaktır ama oralardan büyük bir dalgalanma beklemiyorum. Dış politikada iletişimi artırdık. Sağımızdaki solumuzdaki ülkelere de kriz yaramaz. Bana göre Türkiye burada doğru aksiyonu alır, iletişimini yapar.
BNP "TÜRKİYE'YE GÜVENİYORUZ" DEDİ
TEB'in sahibi BNP Paribas türbülansın olduğu dönemde ne dedi?
Yönetim Kurulu Başkanı ekimde Singapur'da bir açıklama yaptı. "Türk insanına çok güveniyoruz. Bu işin üstesinden gelirler" dedi. Türkiye onlar için önemli pazarlardan. Ağustostan sonra BNP Paribas, Türkiye riskini hiç azaltmayan banka konumundaydı, duruşunu gösterdi. Ben de üzerimde baskı hissetmedim.