Türkiye'nin en iyi haber sitesi
DİLEK GÜNGÖR

Cumhur İttifakı’nı bırak Millet İttifakı’na bak!

Gördüğüm kadarıyla, malum çevreler (buna piyasa analistleri de dahil) seçim biter bitmez yeni bir oyun planını devreye soktu. AK Parti'nin Meclis'te çoğunluğu MHP ile sağladığından dem vurup "İttifak yürümez" söylemini dillendirmeye başladı.
Neymiş efendim, "OHAL kalksın, kalkmasın" tartışması çıkarmış. "Af çıksın, çıkmasın" meselesi arayı bozarmış. Kürt sorunu konusunda ise ipler kesin koparmış. Anlaşılan, "İttifak bozuldu, bozulacak" söylemini temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp önümüze getirecekler.
Bana sorarsanız, 25 Haziran'dan itibaren bu söylemlerin gündeme getirilmesinin tek amacı var. O da ülkeyi yeni bir kaosun beklediği psikolojisine sokmak. Bu söylemlerin muhafazakâr camiadakilerin de kafasını karıştırdığını izliyorum.
Öncelikle şunu belirteyim. Cumhur İttifakı, 24 Haziran'da kurulmadı. Adına ister ittifak ister koalisyon deyin. Bu iş, 17-25 Aralık'tan sonra devreye alındı. FETÖ'nün yargıdaki planını bozmak ve sinsi oluşumunu dağıtmak için AK Parti ile MHP 'ortak' hareket etti. 2014'teki HSYK seçimlerinde FETÖ'ye karşı kurulan, AK Parti ve MHP'nin oluşturduğu Yargıda Birlik Platformu'yla Cumhur İttifakı'nın temelleri atıldı. O tarihten sonra devlet içinde yuvalanan FETÖ elemanları temizlenirken, yerlerine 'ülkücü' kadrolar seçildi. Özellikle ordu, emniyet ve yargıda MHP'lilerin ağırlığı hissedilir oldu. Bazılarınız "Yani yeni FETÖ MHP mi?" diyor olabilir.
Fakat öyle diyenler yanılır.
Zira, devlet kadrolarında milliyetçilerin olması korkulacak bir durum değildir.
Terörle mücadele sürerken ve ekonomide önümüzdeki süreçte sıkıntılı bir dönemece girilecekken "söz konusu vatansa gerisi teferruattır" bakış açısında olan, aklı Okyanus ötesinden değil devletten alan, siyasi gelecek uğruna vatanı satmayacak, şahsi menfaatlerini devlet menfaatlerinin üzerinde tutmayacak kadroların işbaşında olması korkulacak değil sevinilecek bir durumdur. Üstelik, MHP'nin 16 yılda AK Parti'nin birçok konuda önünü açtığı da yadsınamaz. Hatırlayın, 367 krizinde Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı seçilmesini sağlamadı mı? Başörtüsü yasağı kalkarken destek olmadı mı?
7 Haziran'da koalisyonlara kapıyı kapatarak 1 Kasım'da AK Parti'nin tek başına iktidarının yolunu açmadı mı? 15 Temmuz'da siyasi iradenin yanında olduğunu ilk açıklayan parti değil miydi? Başkanlık sistemi için AK Parti'ye 'yasayı hazırlayın' çağrısı yapmadı mı? 16 Nisan referandumunda 'evet' demedi mi? Seçime 1.5 yıl kala yaptığı çağrıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişin yolunu açmadı mı? Velhasıl, 25 Haziran itibarıyla "Cumhur İttifak'ı yürümez" diye ellerini ovuşturarak beklemek ülkeye fayda değil zarar sağlar. Bunu dillendirenlerin Millet İttifakı'na bakmasını öneririm.
Zira, dün partilerden gelen açıklamalar Millet İttifakı'nın dağılmanın eşiğine geldiğini gösteriyor.

MHP neden mi o kadar oy aldı?
Galiba seçimde herkesin çuvalladığı nokta bu... Millet soruyor; "Devlet Bahçeli miting yapmadan bu kadar oyu nasıl aldı?" Bunu soranların MHP'yi tanımadığını düşünüyorum. Zira, MHP bir lider partisinden çok, kadro hareketidir.
Devlet Bahçeli'nin her ilde bir miting yapmaması, kapı kapı dolaşmaması, TV'ye çıkmaması oy oranını çok da etkilemez.
Türkiye'de milliyetçi muhafazakâr diyebileceğimiz yüzde 20'ye yakın seçmen var. Kendi çevremden biliyorum. İyi Parti kadroları milliyetçiler için MHP'ye tam bir alternatif oluşturmadı. İP, milliyetçi kitlenin bir kesiminden oy alsa da diğer kesim MHP'ye oy verdi. Bunun arkasında sadece "AK Parti'yi cezalandırma" güdüsü de yatmıyor. Ne MHP'li seçmen ne devlet aklı partinin yüzde 3-5 bandında kalıp kapısına kilit vurulmasına izin vermezdi, veremezdi. Bu da oldu.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA