Sosyolog Lütfi Sunar'ın önemli gördüğüm birkaç tespitini daha aktararak bitireyim.
* Şehirdeki seçmen "Devletin birliği ve dirliğini korumak için anayasanın değişmesi gerekiyor" söyleminden çok fazla etkilenmedi. Bu argüman, taşrada ve toplumsal refleksleri güçlü seçmende etkili oldu. Pakette bireysel özgürlüklerle ilgili maddeler olsaydı, şehirde daha fazla oy çıkardı.
* Türkiye haritası sosyolojik yapıdaki değişikliği gösteriyor. Eğitimin yaygınlaşması ve ekonomik yaşamın dünyayla entegre olmasıyla muhafazakâr değerlerle insanları kuşatamıyorsunuz. Paketin eğitimli ve gelir düzeyi daha yüksek illerde kabul edilme oranının düşüklüğü bundan kaynaklanıyor. Kocaeli, Bursa, Antalya gibi dünyaya açılan, kendi iktisadi faydasını sağlayan, ekonomisi daha serbest işleyen illerde 'evet'in yüksek çıkmaması da bu yüzden.
* Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü, ikna edici ve karizmatik liderliği sayesinde muhafazakâr siyaset ciddi bir konfora sahip. Seçmen ideolojiden ziyade Erdoğan'a oy veriyor.
* MHP seçimlerde varlık göstermemiş olsaydı Adana, Mersin ve Hatay gibi illerde 'hayır' oyları daha yüksek çıkardı. Erzurum ve Bayburt gibi şehirlerde 'evet' oylarının patlama yapmasında da MHP'li seçmenin büyük rolü oldu.
Erdoğan'ın sırtına dayandırılan 'evet' kampanyası Sunar'ı doğruluyor. O zaman soru şu: Muhafazakâr siyasetçiler bu lüksü daha ne kadar yaşayacak?