Cumartesi günü önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun uçuş iznini iptal eden ardından uluslararası teamülleri hiçe sayarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'yı konsolosluk sınırlarına almayan hatta daha da çirkinleşip 'deport' eden, gurbetçi vatandaşlarımıza zorbaca saldıran Hollanda'yı düşünürken şu soru aklımdan çıkmadı:
"Acaba bu demokrasi ayıbına imza atan Avrupa ülkesi Türkiye'nin terör örgütü listesine aldığı isimlere nasıl davranıyor?" İşin siyasi kısmına girmeyeceğim.
Kendi alanımdan bir örnek vererek hafızalarınızı geriye sarmanızı isteyeceğim.
Biliyorsunuz, 3 Şubat 2015'te BDDK ortaklık yapısındaki belirsizlikleri gerekçe göstererek, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) finansörü Bank Asya'nın yüzde 63'ünün yönetiminin TMSF tarafından kullanılmasına karar verdi. El konulan hisseler arasında FETÖ'cü Kaynak Holding'in iştirakleri Forum İnşaat Dekorasyon (% 9.62) ve Sürat Basım Yayın (% 7.41) da bulunuyordu.
Bank Asya'nın fona devredilmesinden 13 gün sonra ise şeytanın dahi aklına gelmeyecek bir satış gerçekleşti.
Hatırlayın, Bank Asya'nın sahibi şirketlerin ortakları FETÖ'cü işadamları 'Uzanvari' bir mal kaçırma operasyonuna imza attı. Bank Asya'nın % 16.3'üne sahip Kaynak Holding, alelacele Hollandalı bir tabela şirkete devredildi.
O dönemde Amsterdam'da kurulu INL Partners BV şirketini bulmaya çalışmıştım. Adresi başka telefonu başkaydı.
Aralarında İzzet Akyar, Naci Tosun, Ali Akbulut'un da olduğu 9 FETÖ baronunun Hollanda'da tabela şirket kurmasının amacı, hukuk dışı bir operasyonla devletten mal kaçırmaktı. Aynı zamanda uluslararası hukuku devreye sokup, Bank Asya'ya el konulma kararını tahkime götürmekti.
Bunları neden anlattım?
Konu Türkiye olduğunda sadece Hollanda değil Avrupa ikiyüzlülükte sınır tanımıyor.
Türk bakanlarını ülkesine sokmayanlar, terör örgütü PKK'nın bayrak açıp, miting yapmasına, FETÖ'nün baronlarının şirket kurup mal kaçırmasına seyirci kalıyor.