Hemen yanlış anlaşılmasın. Başlıktaki 'paralel' sözcüğüyle Fetullahçı Terör Örgütü'nden bahsetmiyorum.
Ekonomi kurumları arasındaki 'çok başlılık' sorununun Türkiye'nin ayağına pranga gibi yapışmaya başlamasına vurgu yapmak istiyorum.
Malum, önümüzdeki hafta Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında İstanbul'da Yatırım Danışma Konseyi toplanıyor. 666 milyar doları yöneten, 1.5 milyon kişiye istihdam sağlayan, 14 ülkeden 10 sektörü temsil eden şirketlerin üst düzey yöneticileri geliyor. Buraya kadar her şey güzel...
Ne var bunda diyebilirsiniz...
Hemen anlatayım...
Yatırım Danışma Konseyi'nin ev sahipliğini Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli yapıyor. Basın ilişkilerini de onun ekibi yürütüyor. İşin sekretaryası Ekonomi Bakanlığı'nda Yabancı Sermaye ve Teşvikler Genel Müdürlüğü'ne verilmiş durumda.
Yabancı yatırımları teşvik etmek ve ülkeyi dışarıda tanıtmak için özel olarak kurulan Başbakanlık Yatırım Ajansı ise konseyi 'dışarıdan izleyen' konumunda.
Yatırım Danışma Konseyi'nin ilk toplantısını hatırlıyorum da... İşin yönetimi Hazine Müsteşarlığı'ndaydı. Yabancı Sermaye ve Teşvikler Genel Müdürlüğü de müsteşarlık bünyesindeydi. Adres belliydi. Ekonomi Bakanlığı kurulunca bu genel müdürlük oraya geçti. Yatırım Danışma Konseyi'nin sekretaryası da bakanlığa kaydırıldı. Lütfü Elvan'ın görev yaptığı dönemde de yatırım işinin ev sahipliğiyle başbakan yardımcılığına verildi.
15 Temmuz'daki hain darbe girişiminin ardından ekonomiye yönelik suikast devam ederken, kredi derecelendirme kuruluşlarının notumuzu kırarak yabancıları ürkütmeye çalıştığı bir ortamda yapılacak toplantıyı çok önemsiyorum.
Ama...
Keşke güçlü liderin yanına daha fazla işbirliği yapabilen, inisiyatif alabilen, dirençlerini rafa kaldıran bir bürokrasiyi koysak da oluşacak sinerjiyi bir görsek...
Türkiye, tarihinin en zor dönemlerinden birini yaşarken, siyasette oluşturmaya çalıştığımız 'Yenikapı ruhu' ekonomi bürokrasisine de bir gelse...
Ekonomimizin geleceği yeri hayal edebiliyor musunuz?