Önceki gün Gelir İdaresi Başkanlığı'nın açıkladığı vergi rekortmenleri listesinin en ilginç kısmı Kurumlar Vergisi ayağıydı. Malum, bu vergi kurum kazançları üzerinden alınıyor. İlk 100'e bakıyorsunuz 18 tane banka var. 2015'te bir önceki yıla göre vergi miktarları azalsa da rekortmenliği elden bırakmıyorlar. Listenin ilk sırasında hakimiyet bankalarda olunca tüketmeye devam ettiğimiz de açıkça görülüyor.
Peki kazandığı için vergiyi de yüksek ödeyen bankalarımızın istihdam performansı nasıl?
Hemen cevap vereyim: Bir kısmı hariç 'fiyasko'...
Neden fiyasko diyorum. Çünkü hatırlarsınız yılın başında her banka çıkıp "Şu kadar adam alacağım, bu kadar şube açacağım" der. Yılın sonunda bakmışsınız, söyledikleri hedefi tutturmak şöyle dursun eleman çıkarırlar. Hatta onu bırakın, 2008'den bu yana inceleyin. Türkiye'de 7 milyon kişiye istihdam sağlanırken bankaların rolü ne olmuş?
Merak edip Türkiye Bankalar Birliği'nin verilerine baktım.
İstihdam dostu olan bankalar kamu ve bazı özeller... Bu, mart verilerinde de, 2008'e göre de böyle... Neredeyse bir tane yerli banka hariç (O da Akbank) özellerin tamamında istihdam artışı yaşanmış durumda. Yabancılardan da Denizbank, HSBC ve ING personel çıkarmış. Sektörün 200 bini bulan personelinin 4'te birine kamu bankaları iş veriyor. Dolayısıyla kamu bankaları bana göre, şapka çıkartılmayı da hak ediyorlar.
Buradan nereye varacağım...
Hatırlarsınız, hafta başında Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya bankacılarla bir araya geldi. Oradaki sunumunda bir konuya dikkat çekti. Türkiye'nin 2007'den bu yana gelişmekte olan ülkelere göre güçlü bir istihdam performansı sergilediğini anlattı.
Düşünüyorum da... Acaba Çetinkaya sunum yaparken bazı bankacılarımız ne dedi? Bir yorum yapabildi mi? Ya da güçlü istihdam performansına negatif katkı sağladıklarını vurgulayabildiler mi?
Ülke topyekün kalkınacaksa, işsizliğini azaltacaksa herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Lafımız, kazanan, vergi şampiyonu olan ama aynı performansı istihdam politikasında göstermeyenlere...