Su orucu 24 ile 72 saat süresince su dışında yiyecek yenmesine izin verilmeyen uzun aralıklı oruç çeşitlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Genel olarak su orucu sağlığı iyileştirmek adına önerilmektedir. Çünkü bazı araştırmalar su orucunu diyabet, kanser ve kalp hastalıkları riskini azaltılmasıyla ilişkilendirmiştir. Otofajiyi teşvik edeceği ön görülse de aslında ne bir kronik hastalığı iyileştirdiği ne de otofajiyi arttırdığı kanıtlanmamıştır.
Tam tersine su orucunun büyük hayati riskleri mevcuttur. Özellikle gut, tip 1 ve 2 diyabetli hastalarda, hamileler, yaşlılar ve çocuklar için güvenilir değildir. Su dışında bir şey yenilmeyen üç gün sonrasında vücudun sıvı ve elektrolit seviyelerinde hızlı değişikliğe uğrar ve normal beslenme ile "Re-feeding Sendromu" dediğimiz yeniden beslenme sendromu gelişebilir ve potansiyel koma ya da ölümcül bir ani etki gösterebilir. Yemek yenmeyen süreçler sonrası aynen ölüm orucu tutanlarda olduğu üzere direk yemek değil. En az 3-4 gün çok minik porsiyonlarda yiyecek ile vücut elektrolit dengesi kontrole girmesi sağlanmalı ve sıvı desteği de tamamlandıktan sonra normal beslenmeye yavaşça geçilmesi sağlanmalıdır. Bunun temel amacı bireyin komaya girmesini önlemektir. Su orucunda ürik asit üretimi artabilir gut atağı görülebilir, sadece su içimine bağlı sodyum atımı artarak hiponatremi görülebilir. Daha sağlıklı olacağınızı düşünerek su orucu tutmayın.
UZUN ARALIKLI ORUÇ, KADINLARDA KISIRLIĞA YOL AÇABİLİYOR
Üreme sağlığında uzun açlık diyetleri ve uzun aralıklı orucun etkileri çokta iç açıcı değildir. Bu nedenle aralıklı oruç türleri hem herkese uygun değildir hem de uzun uygulama yapanlarda olası riskleri de mevcuttur. Üreme sağlığı açısından baktığımızda Polikistik Yumurtalık Sendromu hastaların hiperandrojenizmi tedavi etmek için değerli bir araç olsa da aslında sağlıklı kadın erkek için risklerinin de olmayacağı hatta fertiliteyi arttıracağı anlamına gelmiyor.
Bazı değerli araştırmalar aralıklı orucun menopoz öncesi kadınlarda östrojen ve progesteron hormon seviyelerini uyarmak için gerekli gonadotropin salgılatıcı hormonun çalışmasını engelleyebildiğini belirtiyor. Bu hormonsal değişimin kadının adet siklüsunu olumsuz etkileyerek dolayısıyla doğurganlığını da engelleyebileceği iredeleniyor. Menopoz sonrası kadınlar adet görmekten kesildiği için östrojen ve progesteron seviyeleri dalgalanmaz, yumurtlama ve kanama da görülmeyeceği için aralıklı oruç uygulayabileceği de vurgulanıyor diyebilirim.
Erkeklerde ise uzun aralıklı orucun androjenleri azalttığı yönünde bulgular mevcut. Yani testesteronu düşürüyor diyebiliriz uzun aralıklı oruç. Düşük testesteron seviyeleri erkeklerde metabolik sağlığı, kas kütlesi sentezini ve libidoyu da olumsuz etkilediği gerçeğinin altını çizmekte yarar görüyorum. Ayrıca uzun aralıklı orucun süresi arttıkça baş ağrısı, uyuşukluk, sinirlilik, kabızlık görülebilmekte ve oruç dönemini takiben aşırı yeme atakları gelişebilmektedir.
O nedenle aralıklı oruç herkese uygun değildir ama sağlıklı ve dengeli beslenme hepimize uygundur. Yürüyün, doğal besinlerden besin çeşitliliği olan öğünler hazırlayın ve yiyin. Aşırı yemekten uzak durun. İşlenmiş yiyeceklere veda edin. Mutfağınıza rafinasyon edilmiş yağları sokmayın. En son öğün ile kahvaltınız arasında gece açlığı dediğimiz süreyi en az 12 saat olmasını sağlayın. Bu alışkanlıklar uzun aralıklı oruçtan daha değerlidir unutmayın.
ÇOCUKLARDA SU İÇİM MİKTARI NE OLMALI?
Su hayatımız için vazgeçilmezdir. Besinlerin sindirimi, dokulara taşınması, vücutta oluşan zararlı atıkların ve fazla ısının atılması su ile olmaktadır. Su olmadan yaşamımızı idame ettiremediğimiz için her gün su içmeyi unutmamalıyız. Yeterli su içme durumu kısa vadede iyi bir konsantrasyona ve fiziksel performansta artmaya neden olurken uzun vadede ise metabolik olarak iç organlarımızın sağlığında önemli etkiye sahiptir.
Sağlıklı su içme alışkanlığı erken çocukluk döneminde kazandırılmalıdır. 1 bardak ölçütü 250 ML olarak değerlendirirsek ilk 3 yaşa kadar günde ortalama 4, 4-6 yaş arası 5, 6-7 yaş arası 9-13, 14 yaş üzeri 6-8 bardak su içimi önerilmektedir. Gebelik sırasında anne ve bebek arasında 1 saatte yaklaşık 3.6 L su geçişi olmaktadır. Bu nedenle anneler hamilelikleri süresince yeterli su içmeye gayret etmelidirler. Bu hem bebeğin büyümesi ve gelişmesi için önemlidir. Gebelik ve hamilelikte ek olarak 2 L daha su içimine ihtiyaç bulunmaktadır. İlk 6 ayda anne sütü bebeğin günlük ihtiyacı olan su gereksinimini karşılamaktadır. 6. aydan 1 yaşına kadar anne sütü verimi ve ek besinler dışında gün içinde su içirilmesi yeterlidir.
Okul öncesi dönemde çocukların yüzde 15'i, okul döneminde ise yaklaşık yüzde 50'si günlük su ihtiyaçlarını şekerli içeceklerden aldığı için obezite ve tip 2 diyabet görülmesi sıklığı da artmaktadır. Çocuklara şekerli, tatlandırıcılı, gazlı yada gazsız hiçbir içecek, hazır meyve suyu, enerji içecekleri kesinlikle verilmemelidir. Su günlük sıvı ihtiyacı için kalorisiz ve en sağlıklı tek içecektir. Yemeklerde çocuğun en sağlıklı içeceği su ve ayrandır.
YAĞ YAKIMINI HIZLANDIRAN 4 GÜÇLÜ BAHARAT
Baharatlar uygun miktarda ve düzenli olarak zayıflama diyetlerine eklendiğinde vücut yağ yüzdesinin azalmasında, metabolik olarak termojenezisi arttırarak metabolizmayı rahatlamasında, kolesterol ve kan şekeri dengelenmesinde potansiyel yararlı etkileri bulunur. Baharatları zayıflama diyetinizdeki yemeğinize, çorbanıza, salatanıza ve yoğurdunuza karıştırarak yiyebilir ve daha etkin yağ yakabilirsiniz. Zayıflama diyeti uyguluyorsanız kimyon, biberiye, zencefil, Arnavut biberi dörtlüsünü eksik etmemeniz yağ yakmanızı kolaylaştırır. Eğer kilo verme gibi bir derdiniz de bulunmuyorsa bu baharatlar yağ depolamasını da önlediği için kilo koruma amaçlı da tabağınızdan eksik etmemenizi tavsiye ederim.
1 Kimyon, 1 çay kaşığı kimyonu her gün düzenli olarak kullanmak kumin etken bileşeni sayesinde bağırsaklardan yağların emilimini azaltan ilaçlar kadar vücut yağ azalmasını sağlamaktadır. Kan kolesterol ve trigliseritleri de düşüren kimyon 3 ayda en az 2-3 kg kadar daha fazla zayıflamanızı sağlar.
2 Biberiye, doğal karnosik asit içermesinden dolayı düzenli olarak 1 tatlı kaşığı kullandığınızda yağ hücrelerinin oluşumunu engellemektedir. Bitki çayınıza dahi biberiye eklerseniz kasların glikozu emmesine yardımcı olur, kan şekerini de düşürürsünüz.
3 Zencefil, gingerol sayesinde çok iyi iştah kesici etkiye sahiptir. Termojenezisi arttırır ve vücudun daha fazla kalori yakmasını destekler. Zencefil ve limonu katı meyve sıkacağından geçirip öğün öncesinde 1 shot içmek yağ yakımını arttıracaktır.
4 Cayenne pepper diye bilinen Arnavut biberi, sindirim enzimlerinin mideden salgılanmasını olumlu etkiler. Kapsaisinden zengin Arnavut biberi termojenezisi de arttırır. Yoğurda ekleyerek yemeklerde yemek daha fazla kalori yakımını sağlar.