Dünya Sağlık Örgütü'nün Koronavirüs salgın riskini tüm dünyada en yüksek düzeye yükseltmesiyle önlemler konusunda bilinçlendirme daha da önemli hale geldi. Bugün 50'den fazla ülkede Dünya Sağlık Örgütü'nün son verilerine göre de dünyada 89 bine yakın koronavirüs vakası ve 3 binden fazla ölüm bildirildi. Bu hafta içinde İngiltere Ulusal Sağlık Servisi Koronavirüs için önlem planını en yüksek alarm seviyesine çıkardığını açıkladı.
Salgının sık görüldüğü ülkelerden ülkemize giriş çıkışlarla ilgili gerekli önlemler alındı. Fakat hastalığın belirtisiz dönemde bulaşabildiği düşünüldüğünde ülkemizde de görülme riski var. Sağlık Bakanlığı olası vakaların teşhis, tedavi ve takibi için her ilde belirli hastanelerde, belirlenmiş altyapı hizmetlerini oluşturarak vaka yönetim algoritması da oluşturdu.
Grip ve koronavirüs bulaşma yolları ve klinik belirtileri açısından oldukça benzer. Ancak gripte akciğer tutulumunun daha az olması, grip tedavisinde antiviral etkili ilaçların bulunması genel olarak ölüm riskini çok aza indirir. Fakat koronavirüs'ün öksürük, boğaz ağrısı, yüksek ateş, kas ve eklem ağrısı, baş ağrısı, halsizlik, bitkinlik ve solunum yetmezliğiyle seyri daha şiddetli ve ölüm riski de daha fazla. Ayrıca hastalığın henüz etkili bir ilacı ve aşısı yok.
Hasta ile yakın temas, kirli ellerin yüze, göze sürülmesiyle bulaştığı biliniyor. Virüsün kuluçka süresi ile ilgili bilgiler sınırlı olmakla beraber, virüs ile karşılaşan bireylerde ilk hafta içinde belirtiler ortaya çıkıyor. Ortalama 14 günde bu virüsün şiddetli etkileri belirginleşiyor, bu süre nadiren 27 güne kadar da uzayabiliyor.
PİŞMEMİŞ HAYVANSAL BESİN
80 yaşın üzerindeki hastalarda ölüm oranı yüzde 15, 70-79 yaşları arasında yüzde 8 iken 10-40 yaş arası koronavirüslü hastalarda ölüm yüzde 0.2'dir. 10 yaş altı çocuklarda hiç ölüm kaydedilmedi. Koronavirüsten korunmanın yolları aynen akut solunum yolu enfeksiyonlarının bulaşma riskini azaltmayla benzerdir. Bulaşmayı önlemenin ilk kuralı el temizliğidir. Eller en az 20 saniye boyunca sabun ve suyla yıkanmalı, sabun ve suyun olmadığı ortamlarda alkol bazlı el antiseptiği kullanılmalı. Antiseptik ve antibakteriyel sabun kullanmaya gerek yok. Eller yıkanmadan ağız, burun ve gözlere temastan kaçınılmalıdır. Hasta insanlardan en az 1 metre uzakta bulunulmalı ve hastalarla temastan kaçınılmalı.
Diğer konu ise çiğ ve az pişmiş hayvansal besinler yenilmemeli, iyi pişmiş yiyecekler tercih edilmeli. Kırmızı ve tüm beyaz et çeşitleriyle yumurtayı tam pişirmeden tüketmemeye dikkat etmek koronavirüsten korunmada altın kuraldır.
BAĞIŞIKLIĞA DOST BESLENME
Tüm kişisel temizlik önlemlerin yanında en önemli koruma kalkanının güçlü bir bağışıklık sistemi olduğunun altını çizmek isterim. Bu noktada düzenli ve dengeli beslenme ve bağışıklık dostu besinler anahtar role sahip. Süt ürünleri, yumurta, balık, hindi ve kırmızı et gibi kaliteli protein kaynaklarını iyice pişirerek, taze ve mevsiminde meyveleri, özellikle sülfür ve terpenden zengin lahana, karnabahar, soğan, sarımsak, turp, roka gibi sebzeleri, tam tahılları, çeşitli bakliyatları içeren beslenme immün sistem hücrelerini güçlendirerek solunum yolu enfeksiyonlarına karşı korunmada büyük role sahiptir. Bununla birlikte B6, C, D, E vitaminleri, çinko, selenyum ve magnezyum mineralleri, omega 3 yağ asitleri, konjuge linoleik asit içeren besinlerden zengin ve propolis, arı sütü, bal gibi arı ürünleriyle bağışıklığınızı güçlendirmenizi öneririm.
Bağışıklık sisteminizi güçlendiren besinler
YOĞURT: Probiyotik hücre içeriği ile bağırsak mukozasını koruyarak florayı iyileştirerek bağışıklığı destekler. Yoğurt ayrıca iyi bir çinko kaynağıdır. Bu sayede enfeksiyonla mücadele sürecinde antikor üretiminde görev alır. Bununla birlikte yoğurtta doğal olarak bulunan konjuge linoleik asit bağışıklık sistemini güçlendirmekte en önemli bileşiklerden biridir.
SÜT VE BAL: Bol konjuge linolenik asit içeren süt ayrıca immünoglobülinleri de içerir. Her gün 1 su bardağı tam yağlı süt bağışıklık sistemi için çok değerlidir. Oda sıcaklığında sütünüze 1 tepeleme tatlı kaşığı bal ekleyerek balın antioksidan etkisiyle sütü zenginleştirip, doğal güçlü bir bağışıklık kürü yapabilirsiniz.
YUMURTA: Kaliteli protein, demir ve çinko içeriği ve doğal bir antibiyotik etkisi bilinen lizozim enziminden dolayı yumurta bağışıklık sistemini güçlendirir. Haftada 4 kere iyi haşlanmış yumurtayı kahvaltıda yemek yumurtada bulunan doğal bir antioksidan olan fosvitin sayesinde dinç olmanıza yardımcı olur.
PROPOLİS: Bal arısı kovanından elde edilen propolisin aktif bir bileşeni olan kafeik asit fenetil ester çok güçlü bir bağışıklık sistemi düzenleyicisidir. Her gün su bazlı saf propolisten taze sıkılmış meyve suyuna koyarak tüketmek immün sistem için mükemmel bir kaynak.
KÜKÜRTLÜ SEBZELER: Brokoli, lahana, karnabahar, Brüksel lahanası, pazı, turp çeşitleri, şalgam, soğan, sarımsak gibi sebzeler içerdikleri sülforafan adlı fitokimyasal sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirici, enfeksiyonlardan koruyucu etki oluşturur. Turp, soğan, sarımsak ve brokoliyi salatalarınıza bolca ekleyebilirsiniz.
KURU BAKLAGİLLER: Kuru fasulye, yeşil mercimek, kuru börülce, nohut içerikleri ile bağışıklık hücrelerinin aktivasyonunda rol oynar. Kükürtlü sebzelerden soğan ve sarımsak ile zengin E vitamini kaynağı olan zeytinyağıyla hazırladığınız baklagil yemekleri koronavirüsle savaşta en etkin silahlardan olacaktır diyebilirim.
CEVİZ: Antiinflamatuar özelliğe sahip omega 3 yağ asitlerinden zengin olan ceviz bağışıklığı güçlendirir. Önemli bir araştırmada omega 3 yağ asitlerinden zengin beslenmenin zatürre, astım gibi solunum yolu enfeksiyonlarını önlediği, viral enfeksiyonlara karşı koruyucu rol oynadığı ortaya çıkarıldı. Günde 14 yarım ceviz tüketmek bağışıklık sistemi için idealdir.
BALIK: Balık omega 3 yağ asidi ve selenyum içeriği ile bağışıklığı güçlendirir. Sardalya, hamsi, uskumru, somon ve kalkan gibi deniz balıkları omega 3 açısından zengin balıklardır. Haftada 3 kez, en az 200 gram olacak şekilde taze deniz balığını sofralarınızda bulundurmaya özen gösterin.
BAHARATLAR: Antioksidan özellikleri sayesinde bağışıklık hücrelerine destek oluşturabilir. Türk mutfağında yaygın olarak kullanılan tarçın, karanfil, fesleğen, kimyon, kuru kekik, kuru nane, kişniş, biberiye, sarımsak, karabiber ve zerdeçal vücuttaki iltihabi olayları önleyici ve toksinlerden arındırıcı etkiye sahip.
DOĞAL PREBİYOTİKLER: Prebiyotikler bağırsaktaki dost bakterilerin besin kaynağını oluşturur. Dost bakterileri besleyen besinler aynı zamanda bağışıklık sisteminin güçlenmesine katkıda bulunur. Enginar, kereviz, pırasa, kuşkonmaz, soğan, sarımsak, muz, yer elması, hindiba, buğday kepeği, tam tahıllı ürünler ve kuru baklagiller prebiyotik besinler arasındadır.
KIRMIZI SEBZE VE MEYVELER: Pancar, nar, çilek ve siyah üzüm gibi meyveler vücut hücrelerini hasardan koruyan antosiyanin içeriği ile bağışıklığa destek olur.
MAYDANOZ: A, C, E ve K vitaminleri ve demir, fosfor, potasyum, kalsiyum, kükürt ve magnezyum mineralleri açısından zengindir. İçerdiği apeginen maddesi güçlü bir antioksidandır. Maydanoz vücut direncini artırır, güçlü bir enfeksiyon savardır.