Yapılan bilimsel araştırmalar aşırı enerji alımının, yüksek glisemik indekse sahip ve rafine şeker içeren besinlerin sık tüketiminin, doymuş ve trans yağdan zengin, diyet lifinden fakir bir beslenme şeklinin safra kesesi taşını artırdığını gösteriyor. Ayrıca öğün atlamak ve yeterli, düzenli fiziksel aktivite yapmamak da safra taşları için önemli bir risk etmeni. Bugün sizlerle doğru beslenerek safra kesesi taşlarından korunmanın en kolay yollarını ve karaciğeri korumak için önerilerimi paylaşmak istiyorum.
Safra kesesi, karaciğerin alt kısmında bulunan 7-10 cm uzunluğunda, 3-4 cm genişliğinde, 30-60 mililitre hacminde torba şeklinde bir organdır. Safra kesesi karaciğerde üretilen safrayı açlık dönemlerinde depolamak ve sindirim sırasında safranın tekrar bağırsağa gönderilmesinde rol alır. Safra, karaciğerde ayrıştırılan maddelerin vücuttan atılmasını sağlar. Safranın en önemli görevleri yağların ve yağda eriyen vitaminlerin emilimini sağlamak, pankreastan salınan yağ sindiriminde görevli enzim olan lipazı aktive etmek ve ince bağırsakta alkali bir ortam oluşturmaktır.
Safra taşlarının yüzde 70'ini kolesterol, bilirubin ve kalsiyum tuzlarından oluşan kolesterol taşları oluşturur. Genetik yatkınlık, ilerleyen yaş, kötü beslenme alışkanlıkları ve inflamasyona neden olan obezite, diyabet gibi hastalıkların varlığında safra kesesinin mukozasında değişiklik meydana gelir ve emilim yeteneği etkilenir. Bunun sonucunda su ve safra asidi emilimi artar, ardından kolesterol çökelti oluşturur ve safra taşları oluşur. Safra taşlarında karnın sağ üst kısmında, sırta da vurabilen ağrı, şişkinlik hissi, bulantı ve kusma en çok karşılaşılan belirtilerdir. Ancak hastaların yüzde 70-80'i asemptomatiktir yani bu şikayetlerden hiçbiri yoktur. Safra taşlarının tedavi edilmemesi ilerleyen evrelerde safra ve karaciğerde hasara neden olabilir. Safra kesesi taşlarının neden olduğu en çok karşılaşılan hastalık tıpta kolesistit olarak adlandırılan safra kesesi iltihabıdır.
KADINLARDA DAHA SIK GÖRÜLÜYOR
İlerleyen yaşlarda safra taşına daha sık rastlanmakla beraber, 20-60 yaş arasındaki kadınlarda safra taşı görülme sıklığı, erkeklere göre 3 kat daha fazladır. Ailesinde safra taşı öyküsü olan kişilerde de risk artar. Östrojen içeren ilaçların kullanımı da safra taşı oluşumuna katkıda bulunan bir diğer faktördür. Bilimsel çalışmalar, östrojen içeren ilaç alımının postmenapozal kadınlarda safra taşı riskini 2.5 kat arttırdığını bildiriyor.
Obezite, özellikle de karın çevresindeki yağlanma da safra taşı için önemli bir risk faktörüdür. Bunun yanında şeker hastaları da safra taşı için daha riskli bir grup içerisinde yer alır. Diyabetik bireylerin safra keseleri genellikle büyümüştür ve bu da safra kesesinin hareketliliğini bozarak taş oluşumuna neden olur.
ÖĞÜN ATLAMAYIN, LİFLİ BESLENİN
Özellikle yüksek enerjili, rafine karbonhidrat, yüksek kolesterol, doymuş yağ içeriği zengin, yüksek protein, tuz, az miktarda diyet lifi içeren besinlerin tüketiminin, öğün atlamanın ve yetersiz fiziksel aktivitenin safra taşı oluşumunu tetiklediği biliniyor. Bunun yanında güncel araştırmalar özellikle sebze ve meyvenin, sağlıklı yağların, folik asit, C vitamini, magnezyum, demir, potasyum ve fosfordan zengin besinlerin taş oluşumundan koruyucu faktör oldukları bildiriliyor. Ayrıca vitamin ve minerallerden zengin, bitkisel ağırlıklı, yeterli enerjiye sahip, kolesterol, doymuş ve trans yağ içeriği düşük, sağlıklı bir beslenme safra taşı olan hastaların da ağrı ve gastrointestinal semptomlarını azaltmada etkili olur.
TRANS YAĞLARDAN UZAK DURUN
Yapılan bilimsel çalışmalar diyetle kolesterol, toplam yağ ve özellikle doymuş yağ asidi alımı ile safra taşı oluşumu arasında doğrusal bir ilişki olduğunu gösteriyor. Aksine tekli ve çoklu doymamış yağ asitlerinden zengin bir diyetin ise safra kesesi taşı oluşumundan koruyucu etkisi olduğu biliniyor. Doymuş yağlar safra kesesinin kasılmasına neden olacağından diyette kısıtlanmalı. Tereyağı, kuyruk yağı, iç yağı gibi hayvansal yağlar, sucuk, pastırma, salam, sosis, sakatatlar, tavuğun derisi, etlerin yağlı kısımları, kaymak, krema, mayonez, çikolata, pasta sosları beslenmede sınırlanmalı. Yemekler sağlıklı beslenme ilkelerine uygun pişirilmeli; et ile yapılan yemeklere yağ eklenmemeli, yemekler yağda kızartılmamalı, ızgara, haşlama veya fırında pişirme yöntemleri kullanılmalı. Yemek ve salatalar için zeytinyağı tercihiniz olmalı, ceviz, fındık, badem, kaju gibi sağlıklı yağ kaynakları beslenmenizde yer almalı.
MEYVE VE SEBZELER MEVSİMİNDE TÜKETİLMELİ
Kolesterolün safra asidine dönüşebilmesi için C vitamini gereklidir. Düzenli C vitamini takviyesi ve diyetle yeterli C vitamini alımı taş oluşumunu engeller. Bunun yanında folik asit, magnezyum, demir, potasyum ve fosfor, safra taşından koruyucu rol oynar. Tüm bu vitamin ve mineralleri daha fazla sağlamak için sağlıklı protein, karbonhidrat ve yağ içeren dengeli diyetinize mutlaka çeşitli, mevsiminde meyve ve sebzeleri eklemenizi öneririm.
TAM TAHILLAR VE KURUBAKLAGİLLER
Glisemik indeksi yüksek besinler, plazma trigliserit değerini yükseltip, HDL kolesterolünü düşürüp insülin direnci, metabolik sendrom ve safra taşına neden olabilir. Karaciğerde artmış kolesterol sentezi hepatik insülin direncine ve emilim bozukluklarına neden olarak safra taşı oluşum riskini arttırır. Amerika, İngiltere, Japonya ve Çin'de yapılan birçok bilimsel çalışmanın sonucunda, yüksek enerji ve karbonhidrat içeriğine sahip, düşük lifli besinlerle beslenen kişilerde safra taşı riskinin arttığı ortaya konulmuştur.
3 ANA 2 ARA ÖĞÜN YAPILMALI
Açlıkta, karaciğer ile safra arasındaki kapakçığın kasılmasıyla karaciğerdeki safranın yaklaşık yarısı, hem depolanmak hem de yoğunlaştırılmak üzere safra kesesine aktarılmaktadır. Öğün arasındaki sürede safra kesesinde biriken safra yaklaşık 5 kat yoğunlaşabilir. Ayrıca 12-18 kata kadar da yoğunlaştırılabilme kapasitesine de sahiptir. Açlık süresinin artması safra yoğunluğunu ve safra taşı oluşum riskini artırır. Safra taşından korunmak için 3 ana öğün, en az 2 ara öğün olacak şekilde beslenme alışkanlığı kazanmalısınız.
HER GÜN YÜRÜYÜŞ ŞART
Düzenli fiziksel aktivite yapanlarda safra taşı oluşum riski azalır. Düzenli fiziksel aktivite plazma HDL kolesterolünün artmasını, kan yağları olan trigliserit düzeyinin ise düşmesini sağlar ve safra taşı oluşumunu önler. Bilimsel çalışmalar haftada 5 gün 30 dakika yapılan fiziksel aktivitenin safra taşı oluşum riskini yüzde 34'e kadar düşürdüğünü gösteriyor. Ben sizlere hem obezitenin önüne geçerek hem de kan yağlarını düzenleyerek safra taşı oluşumunu önlemek için haftanın en az 4 günü 60 dakika tempolu yürüyüş yapmanızı öneririm.