Yoğurt günümüzde tüm dünyada sıklıkla tüketilen en popüler fermente süt ürünleri arasında yer alıyor. Yapısında kaliteli protein, karbonhidrat ve yağ bulunur, kuru madde içeriği yüksektir. Ayrıca kalsiyum, fosfor, B grubu vitaminler gibi çok değerli besin öğelerini içerir. Süt proteini olan kazein büyük bir moleküldür ve bağırsaktan emilimi zordur; yoğurt, peynir gibi fermente ürünlere dönüştüğünde ise kazein küçük parçalara ayrılır ve proteinin emilimi artar. Ayrıca yoğurdun folik asit, niasin, magnezyum ve çinko düzeyi süte kıyasla daha fazladır. Düzenli yoğurt tüketimiyle özellikle çocuklar ve gençler için önerilen günlük A vitamini, folik asit, B 12 vitamini, kalsiyum ve magnezyumun önemli bir bölümü karşılanabilir. Yoğurtta bulunan kalsiyum karbonat formdadır ve vücutta kullanım düzeyi de yüksektir.
TAM YAĞLIYI TERCİH EDİN:
Yoğurtlar yağ oranlarına göre tam yağlı, yağlı, yarım yağlı, az yağlı ve yağsız olarak beş gruba ayrılır. Bazı araştırmalar doymuş yağ içeriği nedeniyle az yağlı veya yarım yağlı süt ürünleri tüketiminin daha sağlıklı olduğunu savunmaktadır. Ancak 2014 yılında Annals of Internal Medicine'da yayımlanan çok önemli çalışmaların derlemesi süt ürünlerinin içerisindeki doymuş yağın kalp sağlığı üzerinde olumsuz etki oluşturmadığını göstermiştir. Hatta yapılan son çalışmalar tam yağlı süt ürünlerinin yararlı yağ asitleri olan trans palmitoleik asit ve konjuge linoleik asitten zengin olması sayesinde kalp sağlığını koruyucu etkisinin arttığını göstermektedir. Ayrıca yağsız ve az yağlı yoğurtların üretiminde tat ve kıvamı artırmak için jelatin, gum ya da nişasta ve tatlandırıcı eklenebilmektedir. Bu nedenle maksimum sağlık yararlarından faydalanmak hem de lezzeti artırmak adına tam yağlı süt ürünlerini tercih etmelisiniz.
KOYUN, MANDA, KEÇİ, İNEK... HEPSİ SAĞLIKLI:
Endüstriyel üretimde tat açısından en çok inek sütü tercih edilse de keçi, koyun ve mandanın sütünden de yoğurt yapılabilmektedir. Ham madde olarak kullanılan bu sütler benzer bileşime sahiptir ve her birinden elde edilen yoğurt besinsel açıdan kıymetlidir. Aralarında besin bileşimi açısından küçük farklar bulunmaktadır; koyun sütünde sütün kalitesini artıran kuru madde miktarı diğerlerine kıyasla daha fazlayken, manda sütünde protein miktarı yüksek, inek sütünde ise yağ miktarı düşüktür.
PROBiYOTİK OLMASA DA TÜKETİN:
Probiyotikler sindirim sistemini olumlu etkileyen bakteri grubudur. Bir besinin probiyotik olarak adlandırılabilmesi için ise sağlık üzerine yarar sağlayan canlı mikroorganizmaları yeterli miktarda içermesi gerekir. Marketlerde satılan pastörize/ uzun ömürlü yoğurtlar üretim aşamasında fermantasyonun ardından ısıl işleme maruz bırakılır. Böylece raf ömürleri 6-8 hafta ile 6-12 aya kadar uzatılır. Ancak ısıl işlem sonucunda yararlı bakterilerin enzimleri inaktive olur, canlı bakterilerin sayısı azalır ve probiyotik olarak adlandırılmak için yetersiz kalır. Ev yapımı yoğurtlarda ise probiyotik bakteriler olsa bile, bu bakteriler mide asitleri, safra ve sindirim enzimlerine karşı dayanıksızdır ve canlı kalamaz. Bu nedenle ev yapımı yoğurtlar da probiyotik olarak adlandırılamaz. Ancak yoğurt fermente bir besin olduğu için mayalanma sırasında bakteriler sayesinde vücuda yararlı maddeler oluşur ve bu yararlı maddeler bağırsak sağlığını olumlu etkiler. Ayrıca yoğurdun probiyotik sınıfına girmemesi onu tüketmemiz gerektiği anlamına gelmez, aksine makro ve mikro besin öğelerinden zengin, böylesine değerli bir besini her gün sofralarımızda bulundurmalıyız
EV VE MARKET YOĞURDU YİYEBİLİRSİNİZ
Son yıllarda marketteki yoğurda karşı bir güvensizlik oluştu. Market yoğurtlarının kimyasal madde katılarak ekşimesinin önlendiği ve raf ömrünün artırıldığına dair söylentiler var. Oysa fermente süt ürünlerinin tümü antibiyotik, deterjan kalıntısı gibi kimyasallara çok duyarlıdır; eğer bir süt kimyasal içeriğine sahip ise bu sütten zaten yoğurt yapılamaz. Yoğurdun raf ömrünün uzaması, geleneksel yoğurt üretiminde kullanılan yoğurt mayasının değiştirilmesi, ambalajların kalitesinin artması, teknolojinin gelişmesi ve hijyenin iyileşmesi ile sağlanmaktadır. Bu nedenle kalitesine güvenilen firmaların yoğurtlarını gönül rahatlığı ile tüketebilirsiniz. Yoğurtlar üzerine yapılan bilimsel olmayan karşılaştırmalarda endüstriyel yoğurttaki yararlı canlı bakteri sayısının biraz daha fazla olduğu görülüyor. Ancak bu evde yaptığınız yoğurdun yararsız olduğunu göstermiyor. Ev yoğurdunun ve markette satılan yoğurtların besin öğesi içeriklerinin birbirinden çok farklı olmadığı ve besleyici öğelerinin benzer olduğu düşünüldüğünde her iki yoğurdu da tüketmenin yararı net olarak karşımıza çıkıyor.
SİNDİRİMİ RAHATLATIR BAĞIŞIKLIĞI KUVVETLENDİRİR
Yoğurt yaygın olarak bağırsak sağlığını olumlu etkilemesi, sindirimi kolaylaştırması ve ishal tedavisinde kullanılmasıyla bilinir. Bunların yanı sıra güncel çalışmalarda yoğurdun kilo kaybını destekleyerek obezitenin önlenmesinde yarar sağlayabileceği, diyabet yönetiminin etkinliğini artırabileceği, kan yağlarını düzenleyerek kalp-damar hastalıklarını önleyebileceği, karaciğer hastalıklarının önüne geçebileceği ve kansere karşı vücut savunmasına destek verebileceği belirtilir.
RAHAT SİNDİRİLİR:
Laktik asit bakterilerinin fermantasyonu sonucu sütün bileşimindeki laktozdan laktik asit, proteinlerden peptid ve aminoasitler, yağlardan yağ asitleri oluşur yani büyük bileşenler ayrışır. Bu nedenle yoğurdun sindirilebilirlik özelliği sütten iki kat daha fazladır. Yoğurt, bağırsak mikroflorasını olumlu etkileyerek sindirim sistemini destekler ve kabızlık, ishal, karın ağrısı, gaz gibi problemleri önler. Önemli bir çalışmada düzenli olarak yoğurt tüketiminin yalnızca üç haftada gaz ve şişkinliği önlemede etkisini gösterdiği bulunmuştur. Bir başka çalışmada ise yoğurttaki bifidobakterilerin sindirimi geliştirdiği ve iltihabi bağırsak hastalıklarının önlenmesine katkı sağladığı gözlenmiştir.
BAĞIŞIKLIĞI KUVVETLENDİRİR:
Yoğurt, immun sistemi güçlendiren magnezyum, selenyum ve çinko içeriği sayesinde grip ve soğuk algınlığının önlenmesinde ve hastalık süresinin kısalmasında rol oynar. Ayrıca yoğurdun içerisindeki A vitamini hastalık yapıcı dış etmenlerden vücudu korur ve vücudun direncini artırır.
KALP HASTALIKLARINDAN KORUR:
Yoğurt kalp sağlığı için yararlı yağ asitleri sayesinde iyi kolesterolü artırır, kötü kolesterolü azaltır ve böylece kalp damar hastalıklarından korunmayı sağlar. Ayrıca British Journal of Nutrition'da yayımlanan önemli bir çalışmada yüksek kan basıncını düşürücü etki göstererek kalbi koruduğu da bildirilmiştir.
KİLO VERMENİN SAĞLIKLI YOLU:
Yoğurt, yüksek protein ve kalsiyum sayesinde açlığı azaltıcı hormonlar olan peptid YY ve GLP 1 seviyesini artırır ve iştahın azalmasını sağlar. Birçok çalışma yoğurt tüketen bireylerin vücut ağırlığının, yağ oranının ve bel çevresinin genişliğinin tüketmeyenlerden daha düşük olduğunu göstermekte.
KİMLER TÜKETMEMELİ?
Süt alerjisi olan hastalarda süt proteini ve süt proteini içeren tüm ürünlerin tüketimi kesildiği için yoğurdun diyetten çıkarılması gerekir. Bunun yanında laktoz intoleransı ileri düzeyde olan bireylerin diyetlerinde hiç laktoz bulunmaması gerekir, bu yüzden yoğurt tüketemezler. Ancak sekonder laktoz intoleransı olan hastalar tarafından yoğurt iyi tolere edilir çünkü laktoz içeriği süte kıyasla çok düşüktür. Avrupa Gıda Güvenliği Kurumu (EFSA) bilimsel görüş raporu da yoğurdun laktozun sindirimini artırdığını desteklemekte.