2016 yılında yayınlanan It Ends with Us isimli kitap, 2022 yılına geldiğinde 20 milyondan fazla satış rakamına ulaşmıştı. 90 haftadan uzun süre New York Times En Çok Satanlar Listesi'nde yerini koruyan kitap 43 dilde yayımlanmış ve yazarı Colleen Hoover'ı 2023 yılında Time dergisi tarafından dünyanın en etkili 100 kişisinden biri olarak gösterilmesini sağlamıştı. Bu çok okunan roman, Bizimle Başladı Bizimle Bitti ismiyle vizyondaki yerini aldı. Filmde, travmatik bir çocukluğun üstesinden gelerek Boston'da yeni bir hayata başlayan ve kendi işini kurma hayalinin peşinden koşan Lily Bloom'un (Blake Lively) ilgi çekici hikâyesi anlatılıyor. Film Lily'nin, babasının cenaze töreni için yıllar sonra çocukluğunun geçtiği eve gelmesiyle başlıyor. Annesiyle konuşmalarından babasının belediye başkanı olduğunu öğreniyoruz.
Annesi, Lily'den cenaze töreninde konuşma yapmasını istiyor ancak, Lily, kürsüde tek kelime edemiyor. Bunun sebebini ilerleyen sahnelerde görüyoruz. Kendisi için kötü geçen bu günün akşamında yalnız kalmak, manzara izlemek için çıktığı bir binanın çatısında Ryle (Justin Baldoni) ile tanışıyor. Beyin cerrahı olan Ryle'dan ilk görüşte etkilenen Lily, içini döküyor, babasının öldüğünü ve konuşma bile yapamadığını anlatıyor. İkili arasında yakınlaşma olsa da Lily, 'Annene götüreceğin türden kızım, basit kızlardan değilim' diyerek oradan ayrılıyor. Bu arada çatıdaki romantik sahneyi yazan kişi ise 36 yaşındaki güzel oyuncu Blake Lively'nin kocası Ryan Reynolds'mış. Lively, bu ikonik sahnenin kendisi için çok özel olduğunu söyleyerek filmin gala gecesinde açıklamıştı.
Neyse filme dönelim. Hayalini kurduğu çiçekçi dükkânını açan Lily'nin ilk müşterisi bilin bakalım kim oluyor? Tabi ki Ryle... Uzun aradan sonra ikili yine tesadüfen karşılaşıyorlar. Çünkü Ryle'nin kız kardeşi de Lily'nin dükkânında çalışıyor. Ryle'nin Lily'e olan ilgisini her sahnede gösterdiği film geri dönüşlerle ilerliyor. İkili arasındaki git gide artan yakınlaşmanın yanı sıra Lily'nin ilk aşkı Atlas ile yaşadıklarını, onu hala unutamadığını flashback'lerle görüyoruz. Ayrıca Lily'nin neden babasının cenazesinde konuşma yapmak istemediğini yine bu sahnelerde öğreniyoruz. Annesini dövdüğü için ona yeterince sevgi besleyemeyen Lily, erkek arkadaşı Atlas'la ilişkisine de karşı çıkıp onu da döven babasından nefret ediyor. Şiddet olaylarına çok maruz kaldığı için Lily, tüm yaşamı boyunca o travmatik görüntüleri zihninden atamıyor. Film süresince de sürekli babasının annesini dövdüğü, Atlas'ı ((Brandon Sklenar) hastanelik ettiği o sahneler hatırlatılıyor.
AİLE İÇİ ŞİDDET TRAVMASI
Baba sevgisinden mahrum büyüyen, aile içi şiddete maruz kalan her kız çocuğu gibi erkeklere olan güveni sarsılan Lily de yeni bir ilişki kurmakta sorun yaşasa da Ryle'nin ilgisine kayıtsız kalamıyor. Ancak kafasında hep o şiddet sahneleri ve karşı cinse güvensizlik hissi var. Nitekim birkaç defa önce yanlışlıkla olduğu gösterilen ancak daha sonra bile isteye yapıldığı anlatılan birkaç kaza sahnesinde Lily Ryle'den şiddet görüyor. Tokat yiyor, merdivenlerden itiliyor. Tüm bunlar olurken Ryle'nin geçmişiyle alakalı pek bir şey bilmiyoruz. Yine de Ryle ile evlilik yoluna giriyorlar. Ryle'i annesiyle tanıştırmak için gittikleri restoranda eski erkek arkadaşı Atlas'ı görmesi filmin dönüm noktasını oluşturuyor. Henüz öğrenciyken evinin karşısındaki metruk binada yalnız yaşayan, çöpten yemek toplayan Atlas'a yardım eden Lily ile Atlas'ı yakınlaştıran en önemli şey, ikisinin de annesinin şiddet görmesi.
İKİ AŞK ARASINDA KALIYOR
Onları bir arada tutan bir birlerine sığındıran konu aile şiddeti. Yine bu şiddet yüzünden yolları ayrılan ikili uzunca bir süre sonra restoranda karşılaşıyorlar. Lily onu garson sanıyor ama o restoranın sahibi. Atlas, Ryle'i görünce onda bir haller olduğunu mutsuz olduğunu hissediyor. Yine birkaç görüşmeden sonra Ryle de Atlas ile Lily'nin eski aşklar olduğunu öğrenip onu kıskanmaya başlıyor. Arada kalan Lily, Ryle ile evlenmeye karar veriyor. Ryle'nin Lily'e olan ilgisi hastalık derecesinde tutkuya dönüşüyor. Lily'nin boyundaki kalp dövmesini her gördüğünde Atlas'ı hatırlıyor Ryle. Onu söküp atmak istercesine yaptığı hamle sonrası Ryle'den tamamen kaçıyor Lily ve Atlas'a sığınıyor. Lily, yıllarca babasından dayak yiyen annesine dönüştüğü gerçeğiyle yüz yüze kalıyor. Bu noktada annesi gibi çaresizce ilişkisine devam etmek yerine kendi yoluna gitmeyi ve Ryle'den ayrılmayı tercih ederek kendi ayakları üzerinde durma cesareti gösteriyor. Ryle'den bir kız bebeği doğuruyor ama hayatlarına karı koca olarak devam etmiyor, boşanıyorlar.
Aynı zamanda filmin yönetmeni de olan Justin Baldoni ile Blake Lively'nin ikili sahnelerinde aşk nefret ilişkisini görmek mümkün. Ryle'nin şiddet eğilimi gösterme sebeplerini çok yüzeysel bulsam, ikilinin arasındaki aşka ve tutkuya ikna olmakta zorlansam da iki oyuncu da filmi sırtlayan performans sergiliyor. Özellikle Lively, tüm film boyunca gözünde yaşla oynuyor. Yaşadığı ağır travmaların yükü sebebiyle ha ağladı ha ağlayacak kıvamında. Yıllar içinde annesinin kaderini yaşayan kadına dönüşen Lily'nin acılarını, sevinçlerini, arzularını yansıtmayı başarıyor. Baldoni de Ryle'nin tekinsiz ve sinsi tavrını iyi yansıtıyor. Neticede, her ne kadar film uyarlamaları kitaptaki tadı vermese de Bizimle Başladı Bizimle Bitti aşk filmi özleyenler için güzel bir alternatif... Ailesinden ona miras kalan öğrenilmiş çaresizliğe başkaldıran Lily'nin tüm acılara rağmen yeniden doğuşunun ümit ve sevgi dolu hikâyesinin, aynı kaderi yaşayan pek çok kadına örnek olması umuduyla...