Şimdiki çocukların hepsinin elinde tablet telefon var ama elinizdeki tebeşirle çizdiğiniz her şeyin geçek olduğunu düşünebiliyor musunuz? 1955'te henüz tablet ve telefonun t'si ortada yokken, Karikatürist Crockett Johnson'ın yarattığı Harold karakteri elindeki mor tebeşirle, hayal etiği her şeyi çizebiliyordu. Harold ve Mor Tebeşir isimli o kitap, 70 yıldır çocuk edebiyatının en sevilen kitaplarından biri oldu. Çocukların hayal gücünü geliştirmesi, hayal etmenin sınırlarının olmadığının altını çizmesi bakımından önem taşıyan kitap ilk kez sinemaya uyarlandı.
David Guion ve Michael Handelman tarafından senaryolaştırılan Carlos Saldanha'nın yönettiği ve yapımcılığını John Davis'in yaptığı filmde Harold rolünü Shazam'dan da tanınan Zachary Levi, üstleniyor. Levi'ye Lil Rel Howery, Benjamin Bottani, Jemaine Clement, Tanya Reynolds ile Alfred Molina ve Zooey Deschanel gibi isimler eşlik ediyor. Ülkemizdeki dağıtımını TME Films'in üstlendiği filmin konusuna gelirsek kitaptan da çok farkı yok aslında...
Her şeyi sadece çizerek hayata geçirebilen maceracı Harold gerçek dünyaya geçmek ister. Anlatıcının sesinin kesildiğini duyan Harold, ona ne olduğunu merak eder ve kendini kitabın sayfalarından uzaklaştırıp fiziksel dünyaya geçer. Bu geçiş onu gerçek hayat hakkında öğreneceği çok şey olduğunun farkına varmasına neden olur. Onun peşinden dostları geyik ve kirpi de gerçek dünyaya insan olarak geçerler. Bu üçlü ihtiyar diye andıkları anlatıcıyı bulmaya çalışırlarken, bir kadın onlara arabasıyla çarpar. Orada lastiği patlayan kadına hemen yeni bir lastik çizerek yardımcı olan Harold, kadının oğluyla samimi olur. Hayali arkadaşı olan zeki çocuğa mor kaleminin yarısını verir. Bu tebeşir başlarda çok fazla eğlenceli ve şamataya yol açar. Pasta, dondurma, uçak, kelebek akıllarına ne gelirse çizip eğlenirler. Ancak kütüphaneci Gary, kendi yarattığı orta çağ dünyasına ait kitabı hayata geçirmek için tebeşiri ele geçirmek ister. Harold ve arkadaşları tebeşiri kötü niyetli kişilerden alıp gerçek dünyayı kurtarmaya girişirler. Çocukların ve animasyon tutkunlarının ilgisini çekecek film, kitabın yazarı Crockett Johnson'a da bir saygı duruşu niteliğinde. Zayıf senaryosuna rağmen, kitabı okuyan ve serisine hâkim olanlar keyifli vakit geçirebilirler. Filmde Johnson'ın Harold'ı neden çizdiğini de öğrenmek mümkün. O da sürpriz olsun...
Trende geçen intikam hikayesi
Haftanın aksiyon filmlerinden Geber! (Kill), sevdiği kadının zorla evlendirileceğini öğrenen bir adamın hikâyesini konu ediyor. Nikhil Nagesh Bhat'ın yönettiği Hint filmi, beklediğimden de iyi çıktı. Aslında filmin konusu oldukça tanıdık. Sevdiği kadın için her şeyi yapmaya hazır olan bir adamın intikamı şeklinde özetlenebilir. Ancak filmi izlenir kılan, inandırıcı oyunculukları, hiç düşmeyen temposu ve aksiyon sahnelerindeki başarısı. Orduda komando olarak görev yapan Amrit hayatının aşkı Tulika'nın zorla başka bir adamla evlendirileceğini öğrendiğinde Yeni Delhi'ye gitmek üzere trenle yola çıkar. Ancak trene birkaç durak sonra sayıları 50'ye yakın haydut biner.
Soyguncular trendeki yolcuları gasp etmeye, karşı gelenleri de acımasızca öldürmeye başlarlar. Amrit başta sevdiği kız Tulika ve ailesi olmak üzere trendeki yolcuları kurtarmak için yakın arkadaşıyla birlikte amansız bir mücadeleye girişir. 2 saatlik tren yolculuğunda adeta kan gövdeyi götürür. Sevdiği kızın gözleri önünde katledilmesine, silah arkadaşının öldürülmesine şahit olan, Amrit'in intikamı feci olur. Film aslında iki bölümden oluşuyor. Öyle ki 115 dakikalık filmin adı ancak 46. dakikada beyaz perdede karşımıza çıkıyor. İkinci yarıdan itibaren film tam bir intikam hikâyesine, Amrit de ölüm makinasına dönüşüyor. Bu kanlı çatışmada Amrit tek başına 40 kişiyi dövüşerek öldürüyor. Daracık bir tren koridorunda geçen dövüş sahneleri nefesleri kesiyor.
Dünya prömiyerini Toronto Film Festivali'nde yapan film, orada da büyük ilgiyle izlenmişti. Özellikle Amrit'i canlandıran oyuncu Lakshya performansıyla hayranlık uyandırmıştı. Figürasyonda yer alan diğer oyuncuların da başarılı performansları filmi Amerikalı örneklerinden aşağı kalır olmadığını hatta onlarla yarışır düzeyde olduğunu gösteriyor. Nitekim filmi Amerikalılar kendilerine uyarlamak için girişimlere başlamışlar bile. Sonuç olarak Hollywood'un Rambosu John Wick'i varsa Bolywood'un Amrit'i var diyebiliriz. Bu tür kahramanlık hikayelerini seviyor ve kanlı şiddet sahnelerinden rahatsız olmuyorsanız Geber'i mutlaka izleyin.
Shyamalan'ın en iyi filmi mi?
Ölümsüz, İşaretler, Altıncı His, Ziyaret ve Parçalanmış gibi filmleriyle geniş bir hayran kitlesine ulaşan, korku ve gerilim ustası, ödüllü yönetmen M. Night Shyamalan imzalı Tuzak filmi de haftanın öne çıkan filmlerinden. Başrollerinde Josh Hartnett, Ariel Donoghue ve Saleka Shyamalan'ın yer aldığı film, gittikleri bir pop konserinde kendilerini karanlık ve uğursuz bir olayın merkezinde bulan bir baba ve genç kızının hikayesini konu ediniyor. Aile babası Cooper ve ergenlik çağındaki kızı, bir pop müzik konserine katılır.
Ancak çok geçmeden polisin, medyada yalnızca "Kasap" olarak anılan kötü şöhretli bir seri katile tuzak kurmak, onu tutuklamak ve böylece kanlı faaliyetlerine son vermek için bu mega olayı kullanmak istediği ortaya çıkar. Shyamalan, Kuzuların Sessizliği'nin bir Taylor Swift konserinde gerçekleşmesi fikrinin kendisine ilham olduğunu söylemişti. Dolayısıyla film sadece bir gerilim-gizem filmi değil, aynı zamanda bir konser filmi. Filmde Shyamalan'ın R&B şarkıcısı-söz yazarı kızı Saleka, konserin başrol oyuncusu Lady Raven'ı canlandırıyor. Yurtdışında izleyenlerden olumlu yorum alan film için usta yönetmenin en iyi filmlerinden biri diye bahsediliyor.