Köpek Dişi, The Lobster, Kutsal Geyiğin Ölümü ve Sarayın Gözdesi filmleriyle sinema dünyasında adından övgüyle bahsettiren ödüllü Yunan yönetmen Yorgos Lanthimos'un 5 sene sonra sinemalara geri döndüğü yeni filmi 'Zavallılar', ödül sezonunda kendinden konuşturmaya devam ediyor. Critics Choice ve Altın Küre gibi ödül törenlerinden ödülle ayrılan film, 80. Altın Film Festivali'nde Altın Aslan kazanarak büyük övgü toplamıştı. 10 Mart'ta gerçekleşecek Oscar Ödül Töreni'nde tam 11 dalda ödüle aday gösterilmesi filme olan merakı iyice artırdı. Zavallılar olarak dilimize çevrilen Poor Things, önceki filmlerinde de katıldığı festivallerden ödülle dönen Lanthimos'un en iyi filmi olarak lanse ediliyor.
Emma Stone, Willem Dafoe ve Mark Ruffalo'nun başrolleri paylaştığı, Tony McNamara tarafından Alasdair Gray'in aynı adlı romanından uyarlanan film modern ve özgün bir Frankenstein hikâyesi olarak tasvir ediliyor. Çünkü Willem Dafoe'nin hayat verdiği sıradışı yöntemleriyle dikkat çeken dahi doktor Godwin Baxter, Emma Stone tarafından başarıyla canlandırılan Bella karakterini yeniden hayat döndürüyor. Hamilelik sorunlarını kaldıramadığı için karnında bebeğiyle intihar eden Bella'nın bedenine bebeğinin beynini monte ediyor Doktor Baxter. Ortaya yetişkin bir kadın bedeninde bebek beyinli bir insan çıkıyor. İşte yönetmen, bilim insanı tarafından hayata döndürülen Bella'nın, bedenini, kendini ve dünyayı keşfetme sürecini fantastik öğelerle aktarıyor seyirciye.
Dr. Bexter'ın koruması altında olan Bella, havalı bir avukat olan Duncan Wedderburn ( Mark Ruffalo) ile etrafındaki dünyayı keşfetmek için kıtalar arası çılgın bir bir maceraya atılıyor. Victoria döneminin önyargılarından ve baskıcı kafasından azade, yeniden doğduğu için eşitlik ve özgürlüğün savunucusu hale geliyor. Cinselliği, insanlığı, felsefeyi keşfeden ahlak, erdem, iyi ve kötü gibi kavramları öğrenip sorgulayan Bella'nın bu fantastik hikâyesi hem konu hem de yönetmenin balık gözü kamera gibi farklı çekim tercihleri sebebiyle iyice ilginç bir hal alıyor. Mesela, siyah beyaz başlayan film daha sonra Bella'nın keşif sureciyle beraber renkli hale dönüyon. Bilim insanının evinde domuz başlı ördekler, köpek kafalı tavuklar dolaşıyor. Bella'nın yaptıklarının yanında bu absürtlükler sıradan geliyor.
STONE'DAN DİKKAT ÇEKEN PERFORMANS
Burada Emma Stone'a ayrı bir paragraf açmak lazım. Birdman, Cahilliğin Umulmayan Erdemi, Oscar ödülü kazandığı Âşıklar Şehri/ La La Land, Ezeli Rekabet ve Sarayın Gözdesi gibi filmlerde rol alan Emma Stone, bu filmle kariyerinin en önemli performanslarından birine imza atıyor. Sarayın Gözdesi adlı filmde birlikte çalıştığı yönetmen Lanthimos'a kendini tamamen teslim eden güzel oyuncu, oldukça cüretkar sahnelere imza atarken, filmi neredeyse tek başına sırtlıyor. Stone, 'Oynadığım karakterler arasında favorim' diyor Bella için. Çünkü çok özgür biri Bella. Küçük bir çocuğun etrafındaki dünyayı merak etmesi gibi, büyük bir merak duyuyor her şeye. Kendini, bedenini keşfediyor. Yeme içme tarzı, dünyayı algılama biçimi, diğer insanlarla ilişkisi kabul edilen gerçeklikle örtüşmemesine kafayı takmıyor. Yaptığı yanlıştan utanç da duymuyor. Toplumsal normları hiçe sayıyor, kendi kurallarını kendi koyuyor zamanla. Laflarını sakınmıyor direkt olduğu gibi konuşuyor. Tüm bu çerçevede, aslında aykırı biri Bella. Sofrada yaptıkları, konuşma tarzı, hali tavırları hep birilerini, genelde de evlenmeyi düşündüğü Duncan Wedderburn'ü rahatsız ediyor. Bella, öğrendikçe özgürleşiyor, entelektüel hale geldikçe sorguluyor ve etrafı için rahatsız edici bir kişiye dönüşüyor. Film bu noktada sınıf züppeliğinden, kadın erkek rolleri üzerine cesur sözler söylemekten geri kalmıyor.
Oscar'da 'En İyi Film', 'En İyi Yönetmen', 'En İyi Kadın Oyuncu', 'En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu', 'En İyi Uyarlama Senaryo', 'En İyi Sinematografi', 'En İyi Prodüksiyon Tasarımı', 'En İyi Kurgu', 'En İyi Kostüm Tasarımı', 'En İyi Makyaj ve Saç Tasarımı' ve 'En İyi Özgün Müzik' kategorilerinde rakipleriyle yarışacak olan film kaç ödül alır bilemem ama sinema tarihinde önemli bir yer tutacağı ve Emma Stone'nun cüretkar sahneleriyle akıllarda kalacağı kesin.
HEPİMİZİN AİLESİNDE VARDIR BÖYLELERİ
Kaan Yıldırım, Erkan Kolçak Köstendil, Şinasi Yurtsever, Sarp Apak ve Derya Karadaş'lı kadrosuyla dikkat çeken İyi Bir Aile Değiliz, oyuncu Haki Biçici'nin yazıp yönettiği ilk film. Babalarının beklenmedik ölümünden sonra kendilerini türlü olayların içerisinde bulan bir ailenin bir günlük hikâyesini anlatan film tam bir durum komedisi.
Hani cenaze evindeki ciddi durumda insana sebepsiz yere bir gülme gelir ya, ne yapacağını bilemez insan. Ya da cenaze evlerinde yaşanan gereksiz yemek telaşı... İlk defa gördüğün akrabalar, saçma istekler, manasız sohbetler, evdeki lahmacun ya da pide kokusu... Her ailede olan şeyler. Bir de bu cenazenin kaybolduğunu tüm ailenin şüpheli duruma düştüğünü düşünün.
Murat (Kaan Yıldırım) babasının ölümüne mi yansın cenazenin kaybolduğuna mı? Bir de merhumu köye gömme derdinde olanların arasında kalıyor Murat. İlaçlarını içse aslında iyi çocuk olan kuzen Hızır (Erkan Kolçak Köstendil), rahatsız edici şekilde yardım sever diğer kuzen Sinan (Sarp Apak), ailenin ayaklı gazetesi Çiçek (Derya Karadaş), işbirlikçi kapıcı (Şinasi Yurtsever) ve tüm diğer garip aile üyeleri, 24 saat süren bu hengâmede Murat'ı giderek çileden çıkartıyorlar. Oyuncuların kendilerini çok fazla zorlamadıkları, yer yer tempo sorunu olan film farklı mizah arayanlara iyi gelecek.
OSCAR ADAYI FİLMLER İSTANBUL MODERN'DE
Oscar ödülleri yaklaştıkça, filmlere olan merak da iyice artmaya başladı. İstanbul Modern Sinema, 96. kez dağıtılacak Akademi Ödülleri yaklaşırken "En İyi Uluslararası Film" kategorisinden hazırladığı seçkiyi "Oscar'ın Yabancıları" adlı programla izleyiciye sunuyor. Dünyanın çeşitli film festivallerinde gösterilmiş ve ödüller kazanmış filmler arasından bir seçki hazırladıklarına dikkat çeken İstanbul Modern Sinema Küratörü Müge Turan, "Bu yıl 10.sunu düzenlediğimiz Oscar'ın Yabancıları programı, çekişmeli geçen Oscar yarışının eski adıyla 'Yabancı Dilde En İyi Film' olan heyecan verici kategorisinden farklı coğrafya ve kültürleri temsil eden filmlere alan açıyor.
Oscar adayı olmalarına rağmen halen Hollywood'un ötekisi olan filmlerin izleyiciyle buluşmasına olanak sağlıyoruz" dedi. "En İyi Uluslararası Film" kategorisindeki adayların yer aldığı seçkinin öne çıkan filmleri arasında, ilk kez Oscar adayı olan Bhutan filmi Rahip ve Silah, İlker Çatak'ın Almanya adına yarışan filmi Öğretmenler Odası, kendisine bu yıl Cannes'da En İyi Yönetmen ödülünü kazandıran Fransa'nın Oscar adayı Şeflerin Aşkı, ve Anthony Chen'in, Cannes'da prömiyerini yaptığı Singapur filmi Kırılan Buz yer alıyor.