Beyazıt Sahaflar Çarşısı, 60'lı yıllarda üniversite gençliğimizin vazgeçilmez bir uğrak yeriydi. Çarşının arka yüzüne düşen Küllük, 40'lı yıllar ve sonrası edebiyat, kültür, sanat adamlarımın mekânıydı. Bizim kuşak ise gündüzünü garson Bulgar Hasan'ın kaz adımlarıyla servis yaptığı Çınaraltı kahvesinde geçirir; gecenin mumunu Laleli'ye inerken, Fen-Edebiyat fakültelerinin karşısındaki Koska'da söndürürdü. Ama günde bir kez olsun Sahaflar Çarşısı'na uğramadan edilmezdi. Felsefeci Aslan Kaynardağ'ın Elif, İbrahim Derbeder'in Ak kitabevleri, İbrahim Manav'ın dükkânı, eski-yeni kitap satışının yanı sıra birer edebiyat mahfiliydi. 60'lı yıllarda önce Yön Yayınları Nâzım Hikmet'in Kuvayı Milliye Destanı'nı yayımladı. Bir süre sonra Dost Yayınları arasında İnek ve Yolcu oyunları çıktı. O yıllarda şair Kemal Özer'in Beyazıt Beyaz Çarşı'da (o yılların bir kitap cenneti de bu çarşı) açtığı Uğrak Kitabevi'nde çalışıyorum. Kemal ağabey, kimi yayınların İstanbul dağıtımını da üstlenmiş durumda. Koltuğumun altına Nâzım Hikmet'in oyunlarını aldım, Sahaflar Çarşısı'na gittim. İnanmayacaksınız ama, bir tane bile alan olmadı. Çünkü tezgâhların altında 30'lu yıllarda çıkan ilk baskıları hâlâ yaşamlarını sürdürüyordu. Bir günlermiş o günler de...
İSTANBUL'DA FUAR İÇİN BAŞKA YER Mİ YOK?
İstanbul büyüdü, gelişti. Önce üniversite kentin çeşitli yörelerine dağıldı. Ardından Cağaloğlu, gazetelerden ve gazetecilerden boşaldı. Yayınevleri Cağaloğlu'nu terk etti. Sahaflar da çeşitlendi; kimi Moda'yı, kimi Beyoğlu'nu mekân tutar oldu. İngiliz The Guardian gazetesine göre İstanbul'da ziyaret edilecek 10 önemli yerin birinci sırasındaki, 550 yaşındaki Sahaflar Çarşısı da kaderine terk edildi. Şimdi de Diyanet Vakfı, 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı'nın baskısına direnmeye çalışıyor. Her yıl Sultanahmet Camisi'nin avlusunda açılan fuar, bu yıl Beyazıt Meydanı'nda düzenleniyor çünkü. Gerçekten da bir kitap çarşısının burnu ucunda kitap fuarı düzenlemek, dünyanın neresinde görülmüştür? İstanbul'da başka yer mi yok? Sahaflar Çarşısı Dernek Başkanı Adil Sarmusak'ın şu sözleri de çarşının içler acısı durumunu yansıtmıyor mu? "Sahaflar Çarşısı, devletten hiçbir hizmet almamıştır. Sahaflar Çarşısı, 1952'den önce vatandaşın mülküydü. 1952'de yandı. Vatandaş arsasını belediyeye bağışladı, belediye çarşıyı yaptı ve sembolik bir kirayla çarşı, hak sahiplerine verildi. Bedrettin Dalan Belediye Başkanı olana kadar bu centilmenlik anlaşması devam etti. Dalan yüzde 2 bin zam yaptı. Olay adliyeye kadar gitti ve bir kira artışında karar kılındı. Şimdi de bir yıllık kirayı peşin istiyorlar. Aksi takdirde esnafı tahliye edecekler.'' Çarşı zaten sahaflıktan tahliye olmuş Sayın Başkan, çarşıyı besleyen bütün damarları kurutmuşlar; artık orada bir ay değil, her gün fuar yapılsa ne fayda? Bir günlermiş o günler de...