Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK DURBAŞ

Kadırga'da her zaman 'Bayram'

O yıllar, Assos'ta Aristo'nun ayak izlerinin bulunduğu 'batık liman'ın çevresi, artık kullanılmayan palamut depolarından arta kalmış sur misali duvarlar ile çevriliydi. Böyle bir duvarın gölgesinde, eşi ile sürgün niyetine Behramkale'den 'yalı'ya ilk inen 'Kelferoş', hiç konuşmadan pilli el radyosundan türküler dinler, konuklarına çevreden topladığı bal kokulu incirlerden ikram ederdi. O yıllar, şimdinin yaldızlı otel motelleri nerede, en ünlü konaklama yeri Edremitli Mustafa Hoca'nın mütevazı pansiyonuydu. O yıllar, ay ışığında çilingir sofraları kurulur, bedende biriken denizin tuzu Azmakbaşı'nın serin suyuyla temizlenir; böylece hem ruh hem de beden bütün eza ve cefalardan, dertlerden ve dermanlardan arındırılmış olurdu. O yıllar, şairyazar Nevzat Üstün, Aristo'dan sonra hüküm süren ilk ve tek 'Assos Cumhurbaşkanı'ydı. O yıllar, Bayram Assos'tan Kadırga'ya göç etmiş; üzerini çalı çırpıyla bezediği barakalarda Bayram'ın Yeri'ni açmıştı. Kimi gün martıların rehberliğinde Kadırga'ya, Bayram'ın ziyaretine gidilirdi. Karşıda, sisler içinde Midilli Adası; kıyıda güneş ışınlarının bin bir renge bezediği çakıl taşları... Amarcord'u bekler misali, bugün yarın, dünyanın dört köşesinden gelecek turist kafilelerinin Kadırga'yı istila edeceği... "Balıklar taze ama biraz daha mı patlıcan toplamalı bahçeden, adamlara mahçup olmayalım sonra..." Bayram, mahçubiyeti boşa çıkarmadı. Yıllar içinde Kadırga'da sevenlerinin uğrak yeri oldu. Bir zamanlar, sabaha karşı çobanların ziyaret ettiği 'baraka'nın yerinde şimdi yerli-yabancı her türden insanın konuk olduğu Bayram'ın Yeri bulunmakta... Kimi belli bir süre için gelmekte, kimi bir günlüğüne... Bu güzellikler içinde de iki güzel insanın sureti: Adanalı garson Hıdır ve hemşehrisi Ramazan... Bir tatil yöresini kendi eviniz sanmanızın iki simgesi... Karşı yakanın şairi Yannis Ritsos, Alışkanlıklar da değişir diyordu; burada ise alışkanlıklar değişmiyor, anılarla birikiyor. İşte Bayram gibi değişmeyen bir şey daha... Şener Şen'in Züğürt Ağa filminin sinemalarda gösterildiği günler... Şen, filmde 'çiğ köfte' yoğuruyor ya, Bayram'ın da aklına düştü, "Ağam, sen iyi çiğ köfte yoğurursun," diye... Nasıl anlatacaksın, Şen'in o filmde rol gereği çiğ köfte yoğurduğunu... Behramkale'ye çıkıldı; et alındı, ince bulgur ve acı biber... Şener Şen ile mutfağa girdik, o çiğ köfte yoğuruyor, ben ezme salata yapacağım. İzmirli bazı gazeteciler de Şen ile röportaj yapmak için Bayram'ın Yeri'nde... Paparazziler için bulunmaz bir malzeme, neden olmasın: "Züğürt Ağa çiğ köfte yoğuruyor." Mutfak kapısını kilitleyerek çiğ köfteyle salatayı hazırladık. Ama ne çiğ köfte; baş parmak kalınlığında bir zehir deposu... Daha dudağa değer değmez acının şiddetinden mide kavrulmakta... Olacak şey değil ama, Serra Yılmaz'ın İtalyan arkadaşları neredeyse tümünü tükettiler. Mutlulukları gözlerine değil de dillerine vurmuştu o gece... Bayram'ın turizme bir katkısı da işte böyle... Assos değişti, Kadırga değişti; zaman ve mekân değişti, ama insan olarak yalnızca Bayram değişmedi... Bir mekânı, yalnız eşyanın değil içinde yaşadığı insanın güzelleştirdiğinin simgesi olarak yaşıyor bugün de...

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA