Geçen haftalarda sevgili yurdumuz yine korkunç cinayetler, inanılmaz kazalar, insanlık dışı türlü-çeşitli davranışlarla çalkalandı durdu. Umuyorum ki içinde bulunduğumuz bayram günlerinde bu olaylar durulur, yeniden insanlığımızı hatırlar ve öyle davranmaya başlarız. Beni en çok etkileyen olaysa, ağustos ayında İstanbul'un Küçükçekmece ilçesinde kalbinden bıçaklanıp öldürülen üniversite öğrencisi Aykut Alıcı'nın öyküsü oldu. Cinayet ilk işlendiğinde gazetelere pek yansımamıştı, o her gün benzerleri işlenen sayısız öldürme olayından biri olduğu için... Ancak 5 Eylül günü ailesi isyan edip sokağa dökülmüş, mum yakarak yürüyüş yapmış ve biri yakalanan, ama diğer sekizi hâlâ serbest dolaşan dokuz saldırganın hesabını sormuştu. Ve ben Aykut'un ancak şimdi gazetelere yansıyan resimlerine büyük bir üzüntüyle baktım. Uzunca saçlı, mavi gözlü bir delikanlı. Yüzünden sanki iyilik akan güzel bir insan. İşte ölümüne de sanırım bu neden olmuştu. Çünkü semtin bıçkınları, özellikle de hep birlikte dolaşan bir çete, onu izlemiş, sıkıştırmış, saçını uzattığı ve lens taktığı için, 'i...e' lafında somutlaşan iltifatlara boğarak hakaret etmişti. O gün yine bundan dolayı tartışma çıkmış, Aykut mertçe kendini savunmuş ve çıkan kavgada biri, hiç acımadan bıçağını kalbine saplamıştı. Yani tam öldürmek kastıyla... Niye peki? O hepsinden farklı olduğu, gözlerinin rengini beğenmediği için lens takarak değiştirmeyi göze aldığı için mi? Saçlarına özen gösterip, onları biraz uzattığı için mi? Yoksa pek çoğundan farklı olarak üniversiteye girip okumayı başardığı için mi? Nefret ettikleri güzelliği miydi, farklı kimliği mi? Yoksa kimileri onu gizliden gizliye arzulamış, hatta sevmiş, ama bu duyguyu, bu yasak tutkuyu kendisine bile itiraf edemediği ve bundan çok rahatsız olduğu için, öldürerek ondan kurtulmayı mı denemişti? İnsan ruhu öylesine çapraşıktır ki... Shakespeare'den Tennessee Williams'a onca yazarın yarattığı o zengin karakterler galerisi boşuna mı? İnsanoğlu içinde şeytanı da taşır, meleği de... Bu özel durumda, şeytan eyleme geçerek bir meleği yok etmişti. Günahı boynuna... Abarttım mı? Belki... Ama bunca film, dram sanatının yarattığı bunca hikâye izlemiş biri olarak, aklıma bunlar geldi. Artık bulunduğuna emin olduğum cennetteki Aykut'a bir selam yollarken, acılı ailesine sabır diliyorum.