Bir musibet, bin nasihatten evladır... Gerçekten de öyle: İnsanın başına bir belanın gelmesi; onu bin kere dürtüp uyarmaktan daha etkili...
TV8'deki Aramızda Kalmasın programının üç sunucusundan biri olan Funda Özkalyoncu'nun akıllara ziyan cehalet beyanı da benzer bir etki yarattı. Sosyal medyada başlayan, sonra diğer mecralara da yayılan 'yok artık'lama, ohalama, yuhalama furyası sayesinde, Sabahattin Ali'nin en önemli eserlerinden biri olan Kürk Mantolu Madonna geldi gündemimize oturdu. İyi mi oldu? Bence evet. Önce bir hap özet verelim de kimse yabancılık çekmesin.
Roman olduğu söylenen ama sanki uzun hikâye demenin daha uygun kaçacağı Kürk Mantolu Madonna filme çekilecekmiş. Başrolde de Beren Saat oynayacakmış.
Sunuculardan Jess Molho bundan söz edince Funda hanım, "Ben kitabı okudum... Kitaplar filme uyarlanınca sevmiyorum ama senarist Ece Yörenç'in kalemi iyidir... Madonna'nın hayatı enteresan olabilir. Aşkları, ilişkileri filan..." buyuruyor. Jess Molho müdahale ediyor: "1943'te yayınlanmış bir roman bu arkadaşlar. Sabahattin Ali yazmış. Asker yıllarında. Çadırda yazmış." Funda Özkalyoncu'nun şaşkınlığı: "1943 yılında mı?" Programın diğer sunucusu Sena Keçeli lafa giriyor: "Aaa, Madonna var mıydı o zamanlar?" Derken uyanıp toparlamaya çalışıyorlar: Özkalyoncu kitabı okuduğunu bir kere daha iddia ediyor: "Ama ortaya nasıl bir film çıkacak; gözümün önüne gelmiyor." Okumadığını söylese, dürüstlükten kurtarabilir azıcık. Ama o iddia ve de sonrasındaki "Beni bırakın, Musul'a bakın" pişkinliği.. Aklımız, bu kadarına 'Dur!' diyor.
2015'İN EN ÇOK SATANI
Bir musibet bin nasihatten evla, diyerek başladık. Bu açıdan benim payıma Kürk Mantolu Madonna'yı tekrar elime almak düştü. İlk okuduğumda 20'lerimin başındaydım. Midemde kelebekler uçuran adam vermişti. Bir girdaba sürüklenmiştim: İstediği böyle bir kadın mıydı? Hayalindeki böyle bir aşk mıydı? O böyle bir adam mıydı? Allahım, ne mesaj vermek istiyordu? Adam aynı zamanda da yayın yönetmenimdi. Böyle betimlemeler yapmayı öğren de gel, mi diyordu? Kanıtım yok. İ.Ö. döneminden bahsediyoruz; İsa'dan değilse de Instagram'dan önce. Kitabın fotoğrafını kürk bir yakanın yamacında çekip kamuya açamamıştım. Ama şimdi... Eski doku üstü bir fincan çaykahve eşliğinde çekilmiş Kürk Mantolu Madonna görselleriyle dolu Instagram. Aynı model bu kadar çok fotoğraf olması şaşırtıcı değil. Çünkü kitap altı-yedi yıldır en çok satanlar listesinde yer almakla kalmıyor, aynı zamanda 2015'in en çok satan kitabı.
MADONNA'NIN KÜRKLÜSÜ
Sonra hayattaki ilgi alanlarınızın farklılaşmasıyla, başka tarafları dikkatinizi çeker oluyor kitabın. Misal esere adını veren tablo... Almanya'ya kokulu sabun imalatını öğrenmek için giden 24 yaşındaki kahramanımız Raif, staj yaptığı fabrikayı boşlamakta, vaktinin çoğunu sokaklarda, müze ve sergilerde gezerek harcamaktadır. Günün birinde Berlin'deki National Galerie'de karşılaştığı bir tablo müthiş ilgisini çeker. Adeta vurulur, âşık olur. Bu bir otoportredir. Ressam Maria Puder, kendisini kürk mantoyla resmetmiştir. Eleştirmenler Puder'in görüntüsünü, İtalyan ressam Andrea del Sarto'nun, Madonna delle Arpie (1517) tablosundaki Meryem'e benzetirler ve yarı şaka, yarı ciddi, Kürk Mantolu Madonna adını verirler.
Böylece Raif, Modonna'nın kürk mantolu olanına, yani ressam Maria Puder'e vurulmuştur. Ve olaylar gelişir...
Meraklısı Kürk Mantolu Madonna'yı psikoloji ve ideoloji açısından da okuyabilir. Sabahattin Ali kendisinden izler taşıyan Hatipzade Mehmet Raif'i kadınsı özellikler taşıyan kırılgan, utangaç, pasif bir tip olarak çizerken, Maria Puder'i dışa dönük, lafı dolandırmayan, davranışları köşeli, erkeksi bir tip yapmıştır. Jung'un 'Anima' ve 'Animus' adını verdiği arketipleri karşımıza çıkarır bir bakıma: Her kadında erkek bir yan, her erkekte dişi bir taraf vardır.
Sabahattin Ali'nin eserinde feminizm de yer alır. Maria Puder bir erkeğe tabi olmak istemeyen, tahakkümcü erkeklere kızan bir karakterdir. Raif onu bu haliyle sever ve kabullenir. Hatta bu durum ona iyi gelir. Puder onun ezikliğini ve beceriksizliğini aşmasına, içindeki yaşam enerjisini ortaya çıkarmasına yardımcı olur.
GÜÇLÜ, SAĞLAM KADINLAR
Tam bu noktada, Kürk Mantolu Madonna' ile dünya starı şarkıcı Madonna arasında birtakım bağlantılar kurabiliriz. Tarih açısından hiçbir ortaklık yok tabii ki: Kitap 1943'te yayımlandı, Sabahattin Ali 1948'de öldürüldü. Madonna ise 1958 doğumlu. İsimler dışında Maria Puder ile Madonna arasında en önemli benzerlik, ikisinin de kendi ayakları üstünde duran, kendi kararlarını kendisi veren, güçlü, sağlam kadınlar olması. Ancak Puder bunu erkeksi yanını öne çıkartarak yaparken... Madonna, tam tersine, kadınsı yanıyla yaptı, yapıyor...
İkisi de kendisinden genç erkeklerle ilişki kuruyor... Madonna gibi yetenekli ve ünlü olmasa da Maria Puder de şarkı söylüyor, keman çalıyor...
Hem onun da yüzü soluk, hem onun da ifadesi kuvvetli, hem o da kadın... diye çok zorlarsak çoğaltırız belki ama Maria Puder karakteri ile şarkıcı Madonna arasındaki benzerlikler yüzeysel kalıyor neticede. Derine işlemiyor.
Kürkleri bile çok başka:
"Yaban kedisi derisinden bir kürkün içinde, gölgede kalmasına rağmen donuk beyaz, rengi belli olan küçük bir boyun parçası..." diye anlatır Sabahattin Ali, Kürk Mantolu Madonna'da...
Madonna'nın Guy Ritchie zamanı giydiği 35 bin pound'luk çinçilasının önce PETA'cıları sonra bütün dünyayı nasıl ayağa kaldırdığını ise bilen bilir...
Bilmeyen de "Aaa! Tabii ki de biliyorum" der, olur biter!
İki 'Madonna'nın 8 benzemezi
1 Birinin adı Madonna Louise Ciccone, diğerinin adı Maria Puder...
2 Biri Amerikalı, diğeri Alman...
3 Birinin lakabı Küçük Nonni, diğerininki Kürk Mantolu Madonna...
4 Biri iki kere evlendi (Sean Penn, Guy Ritchie), diğeri hiç evlenmedi...
5 Birinin dört çocuğu var, diğeri çocuğunu sevemeden öldü...
6 Biri futbolcuların da tanıdığı dünya şöhreti, diğerinin ünü sanat ve edebiyat çevreleriyle sınırlı...
7 Biri 35 bin poundluk çinçilla kürk giyiyor, diğeri 'yaban kedisi kürkü'...
8 Bütün bunları gölgede bırakacak en ama en temel fark da şu:
Biri gerçek, diğeri kurgu...