Kitapçılara girip çıkanların mutlaka dikkatini çekmiştir: Bu yazın trendlerinden en birincisi, boyama kitaplarıydı. Ya da defterleri mi demeli?
Çocuklar değil yetişkinler için boyama. İnce iş. Alengirli çizimlerin içini; bozmadan, taşırmadan, renkleri karıştırmadan, sakarlık yapmadan doldurmaca... Bazen kalabalık bir hayvanlar âlemi, bazen coşmuş bir çiçek bahçesi, kimi zaman da geometrik, helezonik motifler, desenler... En çok da Mandala... Evet, içi sonsuz şekilli, tarafınızdan renklendirilmeyi bekleyen ve nihayetinde de sanat eseri gibi duran yuvarlaklar.
Mandala, daire veya merkez demek.
Esası Hindistan'a dayanıyor, Budizm'de ciddi yeri var. 12 esas renge sahip ama açıklı koyulu tonlarıyla oynayarak çeşitlendirilebiliyor. Zihni rahatlatan bir uğraş olarak biliniyor; meditasyonda da kullanılıyor zaten.
Şöyle faydaları olduğu iddia ediliyor Mandala'nın: Ruha ilaçmış.
Gündelik hayatla ve stresle daha kolay baş ediyormuşsun. Dikkatini toplama süresini uzatıyormuş. Konsantrasyonu artırıyormuş yani. Yaratıcılığını keşfediyormuşsun.
Sakin ve serinkanlı olmayı öğretiyormuş. Vücut, ruh ve zekâyı kaynaştırıyormuş.
İNSAN KENDİNİ BİLECEK!
Boyamayı çoğu insan sever. Ama bazıları ileri seviyededir: Toplantı karalamalarından adeta sanat eseri çıkaran, kırtasiye görünce çıldıran, artık çok daha az kullanılsa da dayanamayıp biriktirdiği eksantrik defter ve kalemlerden rahatlıkla kendi kırtasiye dükkânını açabilecek olanlarımız vardır. Onların kayıtsız kalamayacağı bir şey işte bu Mandala müessesesi...
Yaz başı ben de gıdıklandım tabii. Dedim ki hem sanatkâr/ zanaatkâr yönüm çıkar ortaya bu bahaneyle, hem de biraz sinir atıp gevşerim. Bir taşla iki kuş! Fakat sayfaları çevirirken baktım ki, daha beter dert sahibi olup delirebilir de insan bunlarla. Sağlam göz, sonsuz sabır gerektiriyor.
Sınırlardan taşmamak için sinir savaşı bir nevi.
Ben bir işe taktı mı takan tiplerdenim.
Tembel ama yaptığını da temiz yapmak isteyen takıntılılardan.
Yazımda tek bir tashih olsun mesela, içim içimi yer. Ortaya getirdiğim tabağın şekli bozuk olsun, iştahım kaçar.
Bu verilerle, dedim ki Mandala'yla iyice kafayı yerim ben, durduk yerde boşu boşuna elem keder çıkarır, acı çekerim.
Zaten bozuk gözleri iyice harap ederim. Öyle hassas hesap gerektiren, adımları düşünerek atmayı icap ettiren bir meşgale Mandala; pürdikkat kesileceksin. Yoksa stresi alacağına, katlayarak artırır!
Büyük kitapçılardan birinde tam da elimde bir Mandala seti, kafamda bu düşüncelerle medcezir halindeyken, yandaki iki kadından biri, diğerine şöyle dedi: "Ayyy, yatıştırır, rahatlatır diye aldım, daha beter stres oldum bununla, offf!"
FAR KINDALIK YAYINI DOLU!
Amsterdam'da ise yer gök iyilik, farkındalık, mutluluk yayınlarıydı.
Kitaplar ayrı, bu 'Huzur içimizde, onu bulalım, nefes alalım, sevelim, sevilelim, yaşasın dinginlik, kalbinin götürdüğü yere git, nasıl mutlu olunur, öfkeyi def etme yolları, korkularımızdan arınalım, aman da farkındalık... ' dergileri, sayıca kadın ve moda dergilerine yetişmiş neredeyse.
Albenileri de üst düzeyde; ciddi ciddi 'Beni al, beni al!' diye göz kırpıyorlar raftan: Koparıp asmalık vecizeler, kuponlar, mini zarf ve mektup kâğıtları, çiçekli-böcekli-kuşlu sayfa tasarımları ve 'boşlukları doldur' alanları, mini kitapçık-deftercikler var içlerinde.
İç açan ilüstrasyonlar, Instagram'da trilyon kalp alacak fotoğraflar, cazibeli fontlar, usta renk kombinleri...
Kırtasiyeperestlerin karşı koyması çok zor; hayalperestlerin de... Şöyle başlıklar dikkat çekiyor zira sayfaları çevirdikçe:
Bırak hayat istediği gibi gelsin... Bu da geçer... Düşünce hakikat demek değil, çok da ciddiye alma... Farkındalık şiirleri... Kendine iyi bir arkadaşına davranır gibi davran... Ufak şeyleri kutla... Bugün ne tatlı görünüyorsun...
Ruh eşi aranıyor... Mutluluğa giden nefes... Hayatı değiştiren 15 kelime...
Merhamet egzersizleri... Kalbinin sesini dinle (Gerçekten!)...
Şöyle de ödevler:
Listele: Beni mutlu eden şeyler...
Enerji veren şeyler... Def etmek istediğim alışkanlıklar... Beni endişelendiren şeyler... İçimdeki eleştirmenin söyledikleri, benim ona dediklerim.
Kavanoza doldur: Kenarları tırtıklı kartçıklar halinde yapmışlar bazı sayfaları; tarihiyle beraber güzel bir ânı not ediyor, sonra koparıp 'yaşanmışlık' kavanozuna atıyoruz. Her gün de kavanozu karıştırıp, birini çekip, o ânı tekrar yaşayıp gülümsüyoruz.
Ve işte bunlardan medet umuyoruz...
Hadi bakalım, kolay gelsin hepimize.