Biz havaalanı güvenliği tarafından saçımızdaki tokalar tek tek çıkartılıp, çizmeyi-botu-lastik ayakkabıyı geçtik, çorapsız giydiğimiz babetlere bile laf edilip x-ray'den geçerken galoşlara mecbur bırakılırken...
Bu ne idüğü belirsiz tipler nasıl oluyor da onca insanın eğlendiği kulüplere elini kolunu sallaya sallaya bellerindeki silahı sokabiliyorlar.
Diye isyan ederek başlayalım.
Haberden haberdarsınızdır:
Pazar akşamki Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi sonrası eğlenmeye giden futbolcuların gecesi, silahlı kavga ve kan revan içinde bitti. Yan locadan gelen kurşunlarla Beşiktaşlı milli futbolcu Gökhan Töre ve beş kişi daha yaralandı.
İsimler ünlü olunca manşete çıkıyor.
Yoksa düşük bir gece kulübünde yanındaki kadının 'Bana baktı' kışkırtmasıyla 'erkekliği' tetiklenen dangalağın tetiğe basması, etraftakilerin yaralanması, o an tesadüfen oradan geçen birinin ölmesi, alelade bir üçüncü sayfa haberi!
En saygın işadamlarının da, en ayarsız varoş delikanlılarının da belinde ruhsatlı silahı olabiliyor bu topraklarda. Feci ürkütücü bir hal... Elbette ki değişmeli. Elbette ki bireysel silahsızlanma bilinci gelişmeli, tamam, güzel, doğru ama burası Türkiye ve burada erkeklik, hâlâ 'avrat' ve 'silah'la ölçülebiliyor.
Allahtan 'at' kurtarmış kendini!
Bu durumda çocukluğumuzun favori ebeveyn klişesine başvuralım: Sana güveniyorum da etraf kötü be evladım!
O zaman ne yapacağız? Bu kurşuncu magandalarla mümkün mertebe aynı havayı solumayacağız.
Ama nerede olmuş olaylar diye bakıyoruz: Zincirlikuyu'da Bedroom adında, yanında da 'Exclusive' yazan bir mekânda!
Orası da neresi? Çok 'seçkin'miş belli ki!
Dahası bu Bedroom'un futbolcu müdavimi bolmuş, o gece de Fernandes'ten Emenike'ye birçok tanıdık futbolcu oradaymış.
Şimdi şöyle bir soru sorulamaz mı?
Çuvalla para kazanan bu çocuklar, onca eli yüzü düzgün yer varken neden kalkıp da yanındaki kadının 'Bana baktı'sıyla kurşun saçıp kaçan magandanın, onu silahıyla içeri alan güvenliğin olduğu yerde eğleniyor?
Ki şu soru da kaynamasın arada: Mağazalar, markalar tonlarca normal insan kılığı tasarlayıp satarken, bazı futbolcular neden kendilerini ısrarla maymunlaştırıyor?
Futbolcular, yetenekli, zeki, parlak çocuklar.
Ama çoğu donanımsız, kültürü de zayıf çocuklar.
Kaslar gelişirken estetik beğenilerin de onlara ayak uydurmasını beklemek haksızlık.
Ve ne kadar para kazanırsan kazan; kılık kıyafetle, yeme içmeyle, eğlence kültürüyle baş etmek, doğrusunu öğrenmek, ayarını tutturmak kolay değil. O estetik bilincin oturması vakit alıyor. Bazen bir, genellikle iki nesil alıyor!
Müşterisiyle bire bir çalışan diyetisyenler, yaşam koçları, stil danışmanları görüyoruz.
Futbolculara niye böyle bir hizmet sunulmuyor? 'Life style' destek birimleri, haydi iş başına!