Seçim arifesinde yer gök seçim. Başka gündem yok. Başka mevzu yok. Kimsede başka bir laf, başka bir halt yok. Mikro seçimlerin de önemi kalmamış sanki; mesela Kara Para Aşk'ın Tuba Büyüküstün seçiminin zayıflığını bile konuşmuyor pek kimse. Bir tek Engin Altan Düzyatan'ın Özge Özpirinççi'den sonraki Neslişah Alkoçlar seçimi üstüne ahkam kesiliyor. İki genç kadın sürekli karşılaştırılyor, Düzyatan'ın seçiminin niyesi, nasılı bol su kaldırıyor. Yarın bir şekilde geçecek ama hayatlar hep seçimlerden ibaret. Seçtiklerimizle var oluyor, kötü seçimlerimizle yok oluyoruz. Okulları başta anne-baba seçiyor, sonraysa eğitim düzeni başta olmak üzere, kader diyelim. Ama çocukluktan itibaren eğitim kurumlarındaki arkadaşlarınızı kendiniz seçiyorsunuz. Ve arkadaş seçimi, sizi siz yapanlardan: Birlikte öğreniyor, birlikte eğleniyor, büyüyor, evriliyorsunuz. Şanslıysanız aynı yöne, yoksa zıt görüşlere ve onca yılın emeği çöpe! En hayati seçimler, eş seçimi ve iş seçimi. Seçtiğiniz eş, sizi ya yükseltiyor ya aşağı çekiyor. Ya esnetiyor ya büzüyor. Doğru mesleği seçmişseniz, sevdiğiniz işi zevkle, yeteneğinizi konuşturarak yapabiliyorsanız, manevi hazzı da büyük. O doktoru değil de bu doktoru seçmiş olmak, belki bir doğru ve erken teşhisle hayat kurtarıyor. Ortak seçimi ya kazandırıyor ya batırıyor. Bir de gözümüzün önünde gerçekleşen seçimler var. Okan Bayülgen'in Cübbeli Ahmet seçimi mesela. İyi fikir mi, risk mi? Kazanç mı olacak kayıp mı, hep beraber göreceğiz. Demet Akalın kızı Hira'yı silikonları yüzünden emziremiyormuş; ölçü otursun diye sekiz yere ameliyata girdiği silikonlarını seçmiş yani. Ahu Yağtu bekarlığı seçmiş olmaktan duyduğu memnuniyeti göstermekten bir hal olacak; adeta bir cehennemden kurtulmuş gibi hayatını yeni baştan dizayn etme turlarında. Kara Para Aşk, entrikası, aksiyonu, oyunculuğu güçlü bir dizi ama başrol için Tuba Büyüküstün'ü seçmiş olanlar bugünden bakınca ne düşünüyor acaba? Engin Altan Düzyatan'ın seçimi nedense çok düştü dillere. Belki Özge Özpirinççi ile onca zaman birbirlerine yakıştırıldıklarındandır, belki Neslişah Alkoçlar'la her şeyin fazla hızlı ve göze soka soka nispet yapar gibi ilerlemesinden... Unutmayalım ki Düzyatan sadece yeni bir sevgili değil, bir paket seçti: Hülya Koçyiğit'in ve bütün bir Uludağ sosyetesinin (Alkoçlar) damadı olmayı... Kârlı bir seçim gibi görünüyor.
SERGİ SEÇİMİ
İstanbul'da iyi sergiler var şu ara; mütevazı bir seçim yapalım aralarından: Yolu İstiklal Caddesi'ne düşmüş olanlar, Arter'in vitrinindeki dev deniz kabuğunu görmüştür. Ama içerde fazlası bekliyor: Bronz iskeletlerin alevler içindeki yoga pozisyonları çok çarpıcı mesela. Kate Moss heykelleriyle de bilinen Marc Quinn'in 'Aklın Uykusu' sergisi 27 Nisan'a kadar devam ediyor. Burhan Kum'un 26 Nisan'a kadar sürecek 'Misilleme' başlıklı sergisinde (Empire, Sıraselviler Cad.) siyaset dünyamızdan görün bakın kimler var... 'Üstünlüğün Hukuku'nu da pas geçmeyin. Rumeli Hisarı'ndaki Perili Köşk'e yani hafta sonları bir çağdaş sanat müzesine dönüşen Borusan Contemporary'ye gidecek olursanız, İrlandalı sanatçı John Gerrard'ın 'Exercise'ıyla karşılaşacaksınız. Sanal ortamdaki hareketli heykelleri ilginç doğrusu... 1 Haziran'a kadar bakın bakalım, teknoloji bizi dünya gerçeklerinden uzaklaştırıyor mu?
SEÇİM PROGRAMI
Alelade bir pazar gününüz nasıl geçiyor? Geç kalkarak? Uzun bir kahvaltıdan sonra belki tekrar yatağa girerek? Evde pinekleyerek? Öğleden sonra eş dostla bir restoranda rakı-balık yaparak? Ertesi gün hafta başı diye akşam erken yatarak? Unutun hepsini. Yarın herhangi bir pazar değil. Bir kere erken kalkacaksınız. Mecbur değilsiniz ama yükselen seçim tansiyonu en zalim çalar saatten beter dürtecek sizi. Bütün gün evde yuvarlanmak kabul edilemez; çıkacak ve oy vereceksiniz. "Benim oyumdan ne olacak ki" devri kapandı artık, herkes o tek bir tanecik oyunun kıymetinin farkında. Belki de gönüllüsünüz ve sandıkta gözetmen olacaksınız; dönemin trendlerinden biri bu. İster evde sıkı bir kahvaltı, ister dışarıda hızlı bir atıştırma, sistemi çalıştırmak lazım ki kafanız da çalışsın. Üç büyüklerin de dahil olduğu çoğunluk şehirde 8:00 ile 17:00 arası oy veriliyor. Vakit bol ama niye öyle geliyorsa insana, sabahtan verilen oy sanki daha bir geçerli, daha bir muteber! Öğleden sonra eş dostla bir restoranda rakıbalık hayali olana geçmiş olsun. Alkol yasağı, gece 24'e kadar sürüyor. Akşam uzun olacak. Belki milleti toplar, bol abur cuburlu bir ev partisi düzenlersiniz. Pek çok kişinin planı böyle, bir sürü evde parti var. Televizyon karşısında yeme içme, merak, heyecan, değerlendirme, adrenalin... Pazartesi sabahı işe geç kalanlara laf eden müdür, Japon olmalı!