Bazı haberlere göre üç, bazılarına göre iki, kimine göre de birkaç kere öpmüş Candan Erçetin'i.
Belli ki flörtöz bir adam; hemen tavlayıcı üç beş kelam ediveriyor: "De Gaulle geldiğinde doğmamıştınız.
Mitterand geldiğinde çok gençtiniz. 22 yıl beni beklediniz" demiş Erçetin'e.
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, rahatlamış belli ki. Oyuncu Julia Gayet'le olan ilişkisi ortaya çıkınca, yedi yıllık sevgilisi Valerie Trierweiler de kırık kalbinin (daha çok da gurur ve itibarının) öcünü saraydaki antika vazolardan alınca, onu silip ferahlamış olmalı Hollande.
22 yıl sonra gelen Türkiye gezisinde, mutlu, neşeli, şakacı bir ruh halindeymiş. Pişman değilmiş. Öyle ima etmiş. 'Je ne regrette rien (Hiçbir şeyden pişman değilim)' şarkısına değinmesi 'manidar' bulunmuş.
Nerden icap etmiş bu parçadan bahsetmek? Meğer Candan Erçetin bir gün önce Cumhurbaşkanı Gül'ün yemeğinde bu şarkıyı seslendirmiş.
Peki bir gün sonra Galatasaray Üniversitesi'nde işi neymiş?
Nişan almaya gelmiş!
Hollande, Kültür ve Sanat Nişanı vermiş Candan Erçetin'e.
50 yıl önce Kırklareli'nde başlayan, 50. yılında da Fransa Cumhurbaşkanı'nın iltifatlarına mazhar olup nişanlanan bir hayat... Hatırlayalım bakalım...
KLİPS VE ONLAR
Ona dair ilk hatıram, Klips ve Onlar zamanından. Eurovision'un Eurovision olduğu yıllar.
Şeref, haysiyet bellemişiz.
1986'da Norveç/Oslo'da yapılan yarışmaya, Klips ve Onlar'la katılıyoruz. Ve 'Halley'le "Oleeey" diyoruz. O güne kadarki en yüksek dereceyi alıp dokuzuncu oluyoruz.
Klips ve Onlar'ın en akılda kalan siması: Mevzun bacakları, renkli gözleri, kızıl bukleleri, en çok da yüksek enerjisiyle, çekici bir genç kadın Candan Erçetin. Ve ne kadar da tesadüfen orda! 'Klips', Gür Akad (vokalgitar) tarafından kurulan bir grup. 'Onlar' ise Seden Kutlubay (Gürel diye de bilirsiniz) ile Sevingül Bahadır'dan oluşuyor.
Gel gör ki Seden Kutlubay finale gidemiyor, takıma Candan Erçetin dahil oluyor.
Kısmet! Universite öğrencisi henüz... Yıllar sonra yollarımızın kesişeceğini daha tabii ki bilmiyoruz.
VE 'KOL DÜĞMELERİ'
Yıl 1994. Robert Kolej ve Boğaziçi mezunu, kısa süre dergicilik yapmış genç bir kadınla tanışıyoruz. Televizyon projeleri var; bir life style bir de sinema programı.
Hayattaki en sevdiğim patronum, derken yakın arkadaşım olan İpek Borucu (sonra Yücel) ben talep etmeden birinci ayın sonunda maaşıma yüzde 200 zam yapan, tokgözlü, zarif, paylaşımcı bir patron olarak da herhalde türünün son örneği!
Kadıköy Çarşısı'na yarım dakika mesafede, Yanyalı Fehmi'de öğle yemekleri ve Petek Fırını'ndan poğaçalarla lezzetlenen, ev konforunda bir ofis hayatımız var.
Kanal D'ye bir sinema programı bir de erkek life style programı yapıyoruz: Kol Düğmeleri.
Ben ona çalışıyorum.
Muhsin Kızılkaya'yla, Türkiye'nin en trajik aile hikâyesinin babası olan Kemer Country'nin kurucusu rahmetli Esat Edin'le, butik pastacı Levon Balıkçıoğlu'yla bu sayede tanışıyorum.
Konularımız neler, kimle söyleşi yapılacak, kim kimdir, Candan neler soracak... Ve evet! Kol Düğmeleri'nin sunucusu Candan Erçetin! Enerjisi yüksek, kamerayı seven, kameranın sevdiği biri... Şımarık değil. Kaprisli değil. Kadınsı zaafları yok. Kaytarması yok.
Düzgün çalışılan, iş ahlakı olan, mütevazı biri...
İdi. Şöhret pek çok şeyi değiştiren bir şey... Ama bunların pek çoğunu da değiştirmemiş olabilir diye hissediyorum Erçetin'in bugününe bakınca (O yıllardan sonra hiç görmediğimi de ekleyeyim). Taşrada başlayan bir çocukluk üstüne Batılı eğitim var ya, onların iyi bir toplamı diyelim.
KÖTÜ TARAFI: GALATASARAYLI
İlk sesini 10 Şubat 1963'te çıkarıyor. Anne Priştina, baba Üsküp'lü göçmen bir ailenin kızı olarak, Kırklareli'nde.
İlkokul yılları orada geçiyor.
Sonra parasız yatılı sınavlarında, adının ileride hep birlikte anılacağı (Hocalık, dernek başkanlığı, geçen yıldan beri Ünal Aysal'ın spor kulübü başkan yardımcılığı vb) Galatasaray Lisesi'ni kazanıyor.
1978'de İstanbul Belediye Konservatuarı'na giriyor: Şan eğitimi. Galatasaray'ı bitirdikten sonra da İstanbul Üniversitesi Arkeoloji... İşte Halley macerası, onun son sınıfındayken.
Bırakıp müzik kariyerine başlayabilir ama hayır, bursla yüksek lisans yapmaya Viyana Üniversitesi'ne gidiyor.
Dönüşte şan bölümünü bitirip profesyonel müzik hayatına giriyor:
Siyah & Gümüş adındaki gece kulübünde şansonlarla.
1994 iyi bir yıl onun için.
Hem Kol Düğmeleri'yle çıkış yapıyor hem de Galatasaray Lisesi'nde, istikrarlı bir biçimde sürdüreceği, babasının da mesleği olan müzik öğretmenliğine başlıyor burada (2009'dan beri de Galatasaray Üniversitesi'nde ders veriyor).
1995'te gelsin ilk albüm Hazırım. Doğup büyüdüğü Trakya'nın, kökeninin dayandığı Makedonya'nın havaları... 96'da Sevdim Sevilmedim diyen remix albüm. 97'de Çapkın. Albümün hitleri Yalan, Onlar Yanlış Biliyor, Her Aşk Bitermiş... Mete Özgencil sinerjisi ve dillere pelesenk dönemi. 2000'de Elbette ile popüleritede tavan.
2000'ler Unut Sevme, Neden, Melek, Aman Doktor, Kırık Kalpler Durağında, Milyonlarca Kuştuk şeklinde uzanıyor bugüne.
İSTEMEYEN YAKALANMAZ
Beste yaparak, söz yazarak, sayısız konser vererek, sokakta şöyle bir nabız yoklasanız milletin en az üç-beş şarkısını mırıldanacağı hitler çıkararak...
Arada film müziği (Gölgesizler) gibi başka kulvarlara da girerek... Mümkün mertebe taviz vermeyerek ya da sadece istediği tavizleri vererek... Müzik dünyasında esaslı bir karakter oldu 20 yıl içinde.
Benim için daha da önemlisi: Rüküş, tapon, paçoz sahne kadınlarının tersine özgün bir stil yaratarak ve sahnede ayakkabılarını çıkarıp yalınayak kalarak... Botokslu tıpatıpgillerin aksine, hafifçe kayan ağzına dair bir kompleks duymayıp dudaklarına inadına kırmızı ruj sürerek yapması bunu...
Hakan Karahan'la ilişkileri, Kol Düğmeleri döneminin sonlarında başlamıştı. Büyük aşk.
Önceleri gizli saklı ama ortaya çıktıktan sonra da ortalara dökülmemeyi becerdiler.
Magazin âlemine, cümlemize, istenmezse nasıl da 'yakalanılmayacağının' dersini verdiler 20 yıl boyunca. Çok öğretici...
Candan Erçetin iyi şarkı yapıyor/seçiyor/ söylüyor, başarılı bir müzik insanı ama bu yönüyle ve sürüden bu keskinlikte ayrılabilmesiyle de takdire şayan.