Kar kış demek, en çok evde yayılıp Yusuf Efendi eşliğinde TV seyri demek (Takipçi okur hatırlar; Yusuf Efendi 1850'lerde Osmanlı'da mandalinaya verilen isim).
Yerli dizileri snobe eden değil, dikkate alıp takip edenlerdenim.
Onların o kendine has yavaşlığını, absürtlüğünü, tutarsızlığını, bazen zekasızlığını seven, kas gevşetici yerine koyanlardanım.
Ama nedir son dönemdeki işlerin sefaleti? '
AFİLİ'SİNİ BEKLEMİYORUZ
Çok zorlama bir başlık atmışlar çarşamba günkü Milliyet'te, 'Beyazperdenin EN AFILLİLERİ' diye.
American Film Institute'un (AFI) yılın en iyi film ve dizi seçimlerini kastediyorlar.
Ama hem bir I/İ meselesi var, bizde ikisinin sesi farklı malum. Hem tek L ile yazıyoruz 'afili'yi. 'Afi' çünkü kelimemiz; caka, çalım, gösteriş demek.
Neyse, Amerikan Film Enstitüsü'nün bu yıl seçtikleri arasında olan Breaking Bad, Orange Is The New Black beklemiyoruz yerli dizi piyasasından.
Bu kadar sert olamazlar.
Bir House Of Cards, bir The Good Wife da ummuyoruz.
Hem entelektüel yanı olan hem sürükleyen siyasi, hukuki davalar zorlar. Gene de İkinci Bahar'dan Asmalı Konak'tan gele gele... Sadece Karadayı'ya sığındığımız bir sezonda, milletin emeğine/ekmeğine laf etmeyelim ama bunlara mı geldik?
Koskoca Müjde Ar bin yıldır bir dizide rol almıyor almıyor, Firuze için "Tutmaz" diye fikir beyan ediyor (ki haklı) ve sonra ortaya bu mu çıkıyor: Aşk, Ekmek, Hayaller... Berna Laçin'in örgü taçlı, kaküllü, topuzlu dört dörtlük sakalette perukasının başrolde olduğu garip yapım. Merhamet'te Burçin Terzioğlu'nun peruğunun ön tepe ayrığını görmezden gelirsek hiç değilse okyanus dalgaları savrulabiliyordu.
Sanem Çelik, Aliye'den sonra senelerce ABD'de yaşıyor, yüzünü özletiyor ve en nihayetinde o akmaz Allah akmaz, ilk bölümü Oktay Kaynarca'nın hezeyanlarıyla bir korku filmi parodisini andıran İnadına Yaşamak'ta mı karar kılıyor?
Meral Çetinkaya, yani Öyle Bir Geçer Zaman Ki'nin Hasefe Nine'si yeni projesinde, şirket sahibi (aristokrat demişler ama burjuva demek istiyorlar herhalde) Sitare Hanım'ı canlandıracakmış.
Nedense çılgınca şaşırmış herkes buna, bütün gazetelerde haberi vardı. Akılları uçmuş Çetinkaya'nın değişimine.
Saçının renginden giyim tarzına tüm görünümünü yenilemiş, düşünebiliyor musunuz?!
Belli ki bunu yazanlar Karanlıktakiler'i izlememiş.
Çağan Irmak'ın senaryosunu yazıp yönettiği filmde, gerçek hayatla tek bağı oğlu Egemen olan şizofren anne Gülseren rolünde dehşet verici ve nefes kesicidir Çetinkaya.
Ama doğru ya, bizim dizi âlemi Nebahat Çehre'ye alışık... İstikrar abidesi, tutarlılık simgesi; bütün yapımlarda aynı anne. Havalı gardıroplu, stil sahibi olgun anne mi lazımdı, tanıştıralım, Nebahat Çehre!
Anneyi tutturuyorlar da, burjuvaların gündelik hayatında bir şeyler hep ters gidiyor. Zırva tevil götürmez kabilinden ilerleyen A.Ş.K.'ta da öyle, bir yaştan sonra çekilmeyen Medcezir'de de, "Şahika'nın o darlıktan patlama noktasındaki paçoz elbiseleriyle mi aldılar Elle Style Awards'un 'En stil sahibi dizi' ödülünü yoksa yayın-kanal kardeşliğinden mi?" (elbette!) dedirten zırva zirvesi İntikam'da da. Yahu evine gelen bir insanı da kapıya kadar geçirmiyor mu bu zenginler kardeşim!
KÂMRAN'IN FERİDE'Sİ ESKİ
Bir de daha gerçek daha güncel tipler, dertler, kavgalar gerek ekrana.
Aydan Şener ve Kenan Kalavlısını izlemişken yeni bir Çalıkuşu yerine...
Mesela Caner Erkin, Asena Erkin, Berkay meselesinden iyi yerli dizi çıkmaz mı: Aşk Her Şeyi Affeder Mi? Hem evrende ayrı bir tür olan futbolcu eşlerini konu alan dizi çekilmedi bizde... Hem de Berkay'ın mafya açıklamalarıyla yerli dizi için favori damarlardan biri tamamlandı!
Karısına düşkün ünlü futbolcu var, teşriki mesaiye girilen ünlü popçu var, tatlı bir aksesuvar olarak küçük çocuk var, malzeme gani... Paparazziler, kötü adamlar, bebek odaları, Londra çekimleri...
Aşk, sevgi, aile, aldatma, affetme, bağlılık, seçim, şan şöhret, daha iyisi Şam'da kayısı...
