EN TARTIŞMALI POZİSYON: Bu sezona en damga vuran olay, bu...
Halk arasında en ikilik çıkaran mesele, bu... Çalışma şartlarına bir faydası olacak mı, yoksa asıl kurbanların mağduriyeti sürecek mi? Bir oyuncu, kafasına göre, şak diye fişi çekebilir mi? Bunu Türklük ve Almanlıkla mı, iş ahlakı ve şımarıklıkla mı izah edeceğiz? Muhteşem Yüzyıl'ın başına gelenler, bütün bir dizi sezonu faaliyet raporunun tepesindeki kiraz şekeri...
EN KEYFİNİN KAHYASI KAHRAMAN: Bir ordu insanla ortak iş yaparken onların da işini sekteye uğratacak biçimde kaçıyorsun... Haber vermeye bile tenezzül etmeden tüyüyorsun...
Bu sorumsuzluğun yeni adı da kahramanlık oluyor! Kendini bilmezliğin eşanlamı, cesaret! Devrim yaptı, deniyor! İş ahlakı olan, sözüne sadık insanlar cesaretsiz bulunuyor.
Efendi efendi çalışan, koyun! Vay anasını!
Meryem Uzerli değil, başka bir isim diye düşünelim, yine bu kadar hoşgörülü olunacak mı?
EN KÖTÜ KRİZ YÖNETİMİ: Tükenmişlik deyince bir havalı duruyor, ama hızlı tempoda çalışan ve in-çıklı ilişkisi olan bir sürü insan bu sendroma teğet yaşamıyor mu? Gerekçe hakiki, ciddi, tıbbi olsa bile, Meryem Uzerli'nin ipleri kopartan, biraderi vekil tayin eden tekniğinde problem yok mu?
EN AĞIR KAYIP, EN HAFİF KAYIP: Yapımcı Timur Savcı'ya bir şey olmaz. Muhteşem Yüzyıl, bir biçimde sürer ve biter. Ama Meryem Uzerli'yi önce anlaşmadaki cezai şart yakar, sonra da kimse ona güvenip iş vermez. Bazılarının taltif edercesine dedikleri gibi hesapsız filan değil, basbayağı şuursuzmuş. Artık parmak hesabını da bilmek lazım!