Eleştirmeyi çok seviyoruz ama eleştirilmeye tahammülümüz hiç yok. Dün dinlediğim bir eş tartışmasında benzer bir manzara gördüm. Her ikisi de birbirini eleştiriyor ve diğeri eleştirdiği için kızıyordu. Birbirleri yetmeyince, çocukları eleştirmeye başlıyorlardı. Dışardan bakan biri için ilginç bir deneyim. Bir eş tartışmasına gerek yok aslında. Twitter'da, Facebook'ta gerçekten tanıdıklarınızın, başkalarını, olayları eleştirme şekillerine ve içeriklerine göz atın, sonra tanıdığınız kişinin özelliklerini ve davranışlarını hatırlayın; bu yetecektir.
ELEŞTİRİ YIKAR MI, YAPAR MI?
Eleştiri ne demektir? Sözlük anlamı, bir şeye değer biçme, o şeyi kıymetlendirme demektir. Kıymetlendirme aşağılama, küçültme, yok etme anlamına gelmez. Bu nedenle yapıcı ve yıkıcı eleştirilerden bahsedilmektedir. Bir kişiyi ya da yaptıklarını övmek de aslında eleştirmektir. Ama biz, eleştirme kelimesinden sadece olumsuzluk algılıyoruz. Olumsuzlukları söylediğimizi sandığımızda ise karşı tarafı acımasızca aşağlıyor, kötülüyor, küçültmeye çalışıyor ve bunları iyi niyetle yaptığımızı iddia ediyoruz. İnsanlara yanlışlarını göstermek önemlidir. Ama bazı kuralları vardır. İlk kural; yanlış olduğunu iddia ettiğiniz konuyu çok iyi bilmeniz, özümsemeniz gerekir. Eğer eleştirdiğiniz kişisel özelliklerse, en azından sizin yapmadığınız ve yapmama nedeninizin yanlış olduğunu bildiğiniz şeyler olmalı. Yalan söylemekle eleştirdiğiniz çocuğunuz, arkadaşınız, eşiniz, sizi hiç yalan söylerken görmedi mi? Yoksa onların söylediklerine yalan, sizinkilere durumu kurtarmak mı diyorsunuz? Özellikle eleştirdiğinizi söylediğiniz kişi olmadan, ardından ister bir başkası ile, ister bir grupla, isterseniz sosyal medya aracılığı ile olsun yaptığınız şeyin adı, en iyi bakış açısı ile dedikodudur. Yapıcı eleştiri, karşımızdaki kişinin yaptığı ya da yapmaya çalıştığı şeyi daha iyi hale getirebilmesi için katkı olmalı. Bir kişinin yaptığı her şeyi, seçtiği her yolu eleştiriyor ve eleştirinizi sadece yergi ya da övgü olarak sunuyorsanız, kendinize dönüp bakmanız gerekir. Çünkü hep yıkıcı eleştiri yapmak kadar, birini sadece övmek de aynı oranda sorun olabilir. Niçin bu kişi ya da kişileri bu denli yanlış, haksız, ahlaksız (bu nitelikler artabilir) ya da iyi, doğru, ahlaklı, haklı görmek istiyorsunuz? Sormanız gereken en önemli soru: Bakış açınız gerçekten karşı tarafı mı, yoksa sizi mi yansıtıyor?
KİMİ ELEŞTİRİYORUZ?
Öncelikle hiç ayrımsız, herkesi eleştirenler var. Kendileri dışında hiç kimseyi ve hiçbir şeyi beğenmeyenler. Onların yapıcı eleştiride bulunmasını beklemek yanlış olur. Çoğunluk ise kendine benzemeyeni eleştirir. Kendinin normal olmasından kaynaklanan düşünce buna neden olabileceği gibi, kendinin doğruluğunu ispatlamak için de olabileceğini unutmayalım. Başkalarının yanlışlığını ne kadar vurgularsak, bizim doğruluğumuz o kadar ortaya çıkar mı? Biz öyle sansak da, aslında yanlıştır. Başkalarının yanlış olması, bizi doğru yapmıyor. Bazen aslında yapmak istediklerimizi yapamayanları eleştiririz. Bu aşikar bir kıskançlık olabileceği gibi, kendimize bile itiraf edemediğimiz bir imrenmeden kaynaklanabilir. Onun gibi olamıyorsak, onu eleştirerek bu zor yüzleşmeden kaçınabileceğimize inanırız. Oysa en zoru, kendimizi eleştirmektir. Ama öyle ne kadar ileri olduğunuzu ispatlamak amacı ile başkalarına karşı yapılan 'öz eleştiri' değil; kendi kendimize ve gerçekten düşünerek yapılan eleştiriden bahsediyorum. Başkalarından beklediklerimizin ne kadarını yapıyoruz, yaptıklarımız gerçekten doğru mu, değiştirmemiz gerekenler neler? Bu soruların yanıtlarını dürüstçe verebilmemiz gerekiyor. Sonra sık sık eleştiri yaptığımız kişilere ve olaylara bakmak gerekiyor. Gerçek düşüncelerimizi mi söylüyoruz? Yaptığımız övgüler ya da yergiler doğru mu? Yoksa kendimizi inandırmaya mı çalışıyoruz? Daha da önemlisi, yalan mı söylüyoruz? Yılın sonu geliyor. Yeni yıl için beklentilerden önce, belki şimdi kendimizi eleştirmenin tam zamanıdır.