Türkiye'nin en iyi haber sitesi
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ

Van'ın sesini duyuyor musunuz?

Hava şartları nedeniyle şansınız varsa birkaç kez pas geçtikten sonra havaalanına inebiliyorsunuz. Uçaktan indiğiniz an iliklerinize işleyen soğuk havayı hissederken gözünüz kalabalığa takılıyor. Küçük bir havaalnında bu kadar kalabalığı bir arada görebileceğiniz bir yerde, Van'dasınız. Kar, buz ve çamur yollarından geçerken hasarlı binalar, aralarda çadırlar, yoğun bir trafik ile ilerleyince depremi anlıyorsunuz: Evet, Van'dasınız. Sorunlardan bahsetmek kolay, peş peşe sıralanabilir. Kış gelmiş. Çadır kentler kurulmuş ama çadırlarda kışı geçirmek mümkün değil. Konteynerlar, kalıcı evler için adımlar atılmış. Yol ve taşıma sorunları var. Ev yapılması için her şey hazır olsa da, olmayan bir şey var: Zaman. Başka illere gitmek isteyenlerin bir kısmı gitmiş. Gidemeyenleri devlet Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, illerdeki sosyal tesislere yolluyor. Transfer için araç gerek, bulmak çok zor. Dışardan getirilecekler ciddi paralar istiyor. Şehrin içindeki genel hava, telaş ve koşturmaca. Çadır kentlere girince telaşın yerini bir boşluk duygusu alıyor. Erişkinler durgun, gençler gergin. Kurulan kreş çadırlarında ise onlara inat gülen, oynayan, şarkı söyleyen çocuklar var. Çeşitli sivil toplum örgütleri gelmiş ama 1999 gibi değil. Kentin hastanelerinin büyük kısmı ağır hasarlı. Buna karşın kendileri de depremzede olan, kayıpları olan, ailelerini göremeyen ve soğukta, açıkta yaşayan sağlık personelini çalışırken görebilirsiniz. Bana eşlik eden Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Van İl Müdürü Ünal Bey'e sordum: "Sizin çocuklar nasıl?" Hemen yanıtladı: "Depremden sonra şehir dışına yolladık, özledim hepsini." Fark ediyorum ki, bahsettiği yurtta kalan çocuklar. Kendi çocuklarını sorduğumu hatırlatıyorum. Memlekete yollamış. Zaten depremde ev dışındaymış. Telefonla çocuklarının ve eşinin yaşadığını öğrenince hemen yurda gitmiş. Kendi ailesini 15 saat sonra görmüş. "Kızmadılar mı?" sorusuna; "Onların yanında anaları vardı, diğerleri ise yalnız" yanıtını veriyor, üç gündür değişemediği için havaya uygun olmayan kıyafetı ile titrerken. Ömer Bey'e selam veriyoruz. 12 gündür burada, tüm koordinasyonu sağlamaya çalışıyor, toplam uykusu her gece biriki saat. Özel idare memurları, kaymakamlar, birçok memur... Hepsi depremzede, aileden uzak, kayıpları var ve durmadan çalışıyorlar. Saat gece 3. Sandalye sallansa irkiliyor ama devam ediyorlar. Hemen hiçbiri Vanlı değil. Onlar Van'da doğmamışlar ama gönüllerini Van'a gömmüşler. Toplum merkezinde, göç etmek isteyenlerin başvurularını alırken, onlar gitmeyi düşünmüyor. Söyleyen oldu mu bilmiyorum ama ben herkes adına tekrarlıyorum: Teşekkürler, elinize, yüreğinize sağlık.

GİTTİKLERİ YERDE DESTEĞE İHTİYAÇ VAR
Van'dan Erciş'e doğru giderken, göl kıyısında duruyoruz. Tek katlı bir binada yeni doğan bebeklerle, anneleri korumaya alınmış. Deprem bebeklerinin en büyüğü bir ayı biraz geçmiş. Babalarını depremde kaybeden ikizlerle karşılaşıyorum. İçimdeki hüzün daha ağırlaşıyor. O sırada Beren Bebek gözlerini açıyor, öyle bir nazla ve gülümseyerek bakıyor ki yüzüme, hüznün yerini büyük bir umut alıyor. Dünyaya merhabaları kötü olmuş ama gelecekleri bu insanlar oldukça daha iyi olacak inanıyorum, inanmak istiyorum. Deprem, Van'da kalmıyor. Göç edenlere gittikleri yerde destek gerek. Aileleri Van'da olup, onların desteğini kaybetmiş, okulu bırakmak zorunda kalacak burs bekleyen üniversite öğrencileri var. Sallanma ve yıkım bitince Van'ı unutacak mıyız? Bizim yüreklerimizin yardıma ve desteğe devamı için Beren Bebek'in gülümsemesi yetecek mi? Van'a hiç gitmediyseniz bile, o gülümsemeye siz de el uzatın.Yardım eline daha aylarca ihtiyaç var. Van'ın yeniden yapımına ve yaraların sarılmasına yardımcı olunca, sıcak havalarda Van gölüne karşı yürek rahatlığı ve gururla bir kahve içmeye gidin. Ben gideceğim, depreme ve zorluklara inat, insanlığın elinde yeniden yükselen Van'da o çalışan güzel insanlarla kahvemi yudumlayacağım, inanıyorum. Gelebilecek misiniz?NOT: Ailesi Van'da zarara uğramış üniversite öğrencilerine destek için Istanbul üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanlığı'na başvurabilirsiniz. (hukuk_dekan@ istanbul.edu.tr)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA