Türk Dil Kurumu'na ait büyük sözlükte bırakmak kelimesinin tam 22 anlamı yazılı. Benim bugün bahsetmek istediğim anlamlar ise sözlükte şöyle açıklanmış: 1- Bir işin sorumluluğunu, yükümlülüğünü başkasına vermek, görevlendirmek. 2- Ayrılmak, terk etmek. 3- Sahiplik hakkını başkasına vermek. Bu anlamlara bakmamın nedeni yakın çevremizde, hatta dünyada olup biten bazı olaylar aslında. Sık sık gazetelerin üçüncü sayfalarında, magazin haberlerinde bırakamayanları okuyoruz. Bazen bir sevgiliyi, bazen madde kullanmayı bırakamadıkları için başlarına gelenleri ya da başkalarına yaşattıklarını görüyoruz. Ölümler, acılar bırakabilme eylemini, yani ayrılmayı beceremedikleri için geliyor. Bazıları birlikte olduğu insandan ayrılmayı 'yok olma'yla eşdeğer tutup, ya kendilerini ya da ayrıldıklarını öldürmeye çalışır. Bazılarıysa maddeye bağımlıklarından onu bırakmaktansa sağlıklarından, hatta varlıklarından vazgeçer.
VAZGEÇEMEMEK
İlk mülkiyet duygumuz ne zaman başlıyor, hiç düşündünüz mü? Bir- iki yaşları arasında çocuklar oyuncakları, eşyaları "Benim," diye sahiplenir. Bebeklikten itibaren annelerine sarılan bebekler "Benim annem," demeye başlar. Onlar annelerini sahiplenirken, annelerinin de onları sahiplendiğinin ve bu sahiplenmenin çok daha güçlü olduğunun farkında değillerdir. Büyüdükçe bu sahiplenme artar. Sonra çevremizde sık sık gördüğümüz artık erişkin olmuş çocuklarını bırakamayan, onların yaşamlarını kontrol etmeye çalışan aileler oluşur. Kendilerini çocuklarının sahipleri olarak gören aileler, bırakabilmenin değerini fark edemez. Oysa sevdiğiniz, değer verdiğiniz şeyleri, kişileri gerektiği zaman bırabilmek, onlara gerçekten sahip olduğunuzu gösterir. Bırakmak, bazen onlara daha ileriye, daha güzele giden bir yol açabilmektir.
VE MAKAMLAR...
Kısaca söylemek gerekirse sağlıklı birleşme yapamadıysanız, sağlıklı ayrışmayı da yapamıyorsunuz demektir. Tabii ayrılmayı başarmak sadece birinden ayrılmayı kapsamaz. Bir makamdan, bir unvandan ayrılabilmek, onu bırakmak da zordur. Eğer onlar olmadan bir anlamınız olmadığını düşünüyorsanız, sığınacak bir makam olmadığında kendinizi bulamıyorsanız ya da ona sahipken yapmanız gerekenleri doğru ve tam yaptığınıza ilişkin doygunluğa sahip değilseniz, gönül rahalığıyla ayrılmayı başarmak zordur. Sizi yaş haddinden, iş bittiğinden zorla ayırmazlarsa gitmek kolay değildir. Aslında o zaman da madden gitmiş görünseniz de yüreğiniz, aklınız orada kalır ve ayrılmayı başaramadığınız dudaklarınızdan dökülen sözlere yansır. Bu nedendendir bazı emekli politikacıların, üniversite hocalarının, askerlerin, valilerin, başkanların, müdürlerin hâlâ ayrılamamış olmaları; bu nedendendir bazı liderlerin en iyi noktadayken, sevilirken, takdir edilirken bırakıp gidememeleri, sorumlulukları, yükümlülükleri başkalarına verememeleri. Onları gerçek lider yapanın başarıları kadar, doğru bırakma, çekilme zamanını iyi seçmeleri olduğunu unutmaları. Yapmayı, başarmayı ve sahiplenmeyi olduğu kadar, zamanında, birileri zorlamadan, bırakabilmeyi de öğrenmek ve öğretmek gerekiyor. Gerekiyor ki insanlar yaşamlarından, mutluluklarından, ülkeler huzurlarından ve bağımsızlıklarından mahrum kalmasın.