Gençler için "pırıl pırıl" sıfatını kullanmak, sıkça başvurduğumuz klişelerdendir.
Konuşma yapmak veya panele katılmak üzere (bilhassa) özel okullara giden akademisyenler, gazeteciler, yöneticiler orada mutlaka "pırıl pırıl gençler" görmüşlerdir. Göğüsleri kabarmıştır.
Ülkenin geleceği için umutlanmış, mutlu olmuşlardır.
Değişim onlar sayesinde olacaktır.
Peki, ülke gençliğinin gerçek durumu nasıl?
Sia Insight adlı araştırma şirketinin Genel Müdürü Hüseyin Tapınç, hafta içinde 15-24 yaş arasındaki gençlerin hal-i pür melalini ortaya koydu. Durum hiç de iç açıcı değil.
Bir örnek... Bu yaş aralığındaki gençlerin yüzde 33'ü okumuyor da, çalışmıyor da...
Aylaklık yapıyorlar. Bu alanda Avrupa'nın en kötüsü olan İspanya'dan daha beter durumdayız.
(Kabahat kimde? O ayrı bir konu.) Yazıyı rakamlara bulamak yerine Tapınç'ın özetin özeti sözünü buraya alayım: 15-24 yaş gençliği, Türkiye toplumunun yansıması.
Değişimci, dönüşümcü değiller. Mevcut düzeni koruyor ve yeniden üretiyorlar.
Yani "pırıl pırıl gençler" söylemi gerçeğin değil, bir hayalin, "Olsa ne güzel olur" dileğinin ifadesi. Gerçek ise paslı, lekeli, yamalı...