Bizim milletimiz için çay ve kahve oldukça hassas konulardır, şakaya gelmez. Üstelik bu konuda toplum olarak fazlasıyla klasiğizdir vesselam. Çayı ince bellide, kahveyi sade veya orta şekerli içmeyi severiz. Filtre kahve, Amerikan kahvesi, espresso ise yeni kuşağın başka kültürlerden etkilenerek edindikleri zevklerdir. Ancak ne yalan söyleyeyim ince bellide çayın, kahvaltı sonrası içilen orta şekerli Türk kahvesinin zevkini dünyada hiçbir şeye değişmem. Ama gün içinde tükettiğim filtre kahvenin de benim için yeri ayrıdır! Hele de her geçen gün gelişen kahve kültürü ve birbiri ardına açılan ve 3. dalga diye adlandırılan kahveciler işi bambaşka boyutlara taşıdılar bile. Daha ucuza, daha lezzetli kahveler içebilir olduk.
TADINDAN ÇOK KOKUSUNA
Dürüst olmak gerekirse, sabahları uyanabilmek için esas yardımcım olan kahvenin kokusunu en az tadı kadar çok seviyorum. Filtre kahveden, son model kapsüllü olanlara kadar her çeşidi mutfağımda var olan kahve makinalarımla gözümü açar açmaz flörtleşmeye başlıyorum. Tüm ev kahve kokusuyla kaplanana kadar sürüyor kahve demleme seansım...
NEDEN SOĞUK DEMLEME?
Çünkü uzun saatler boyunca soğuk suda demlenen toz kahve çekirdeklerinin aromaları, sıcak suya oranla daha az acı ve düşük asidite açığa çıkarıp, daha zengin bir tat dokusu oluşturuyor. Yapımı ise uzun saatler almasına rağmen oldukça basit. 1'e 10 oranda karıştırılan toz kahve çekirdekleri ile soğuk su, 12 saat boyunca oda sıcaklığında bekletiliyor. Daha sonra ince bir süzgeçten süzülüp ince kahve granülleri sudan arındırıldıktan sonra içiliyor. İster French press kullanın, ister kapaklı kavanoz; karışımınızı düzgün oranda hazırlayıp, 12 saat sonra süzdükten sonra, zevkle mideye indirebilirseniz. Bu uzun prosesle sürekli uğraşmak istemiyorsanız, 250 gram toz kahveyi 2,5 litre soğuk su ile karıştırıp gerekli süre boyunca oda sıcaklığında bekletip, hazırladığınız soğuk metodla demlenen kahvenizi bir hafta boyunca dolapta da muhafaza edebilirsiniz. Tatlandırmak için kullanacağınız bal, kahvenize güzel bir aroma katacaktır. Son olarak 'ice latte' diye tabir edilen soğuk sütlü kahve seviyorsanız, size bambaşka bir önerim var. Anlattığım şekilde demlediğiniz kahveyi buz kalıplarında dondurun. İçeceğiniz zaman buzları bardağa aktarıp üzerine de birazcık süt dökün ve sadece yedi dakika buzların erimesine izin verin. Göreceksiniz eridikçe açığa çıkan lezzet tüm bunları 'iyi ki yapmış olduğunuza' sizi ikna edecek. Hem de efsane bir sunumla, tüm görenleri etkilemeyi başarmış olacaksınız.
KAHVENİN ANAVATANI NERESİ?
Her ne kadar İtalyanlar kahveyi herkesten fazla sahiplenmiş olsalar da, yazılı kaynaklar kahvenin anavatanının Habeşistan'a bağlı Kaffa Bölgesi olduğunu söylemektedir. Etiyopya'da 'sihirli meyve' diye anılan kahve, ilk yıllarda un haline getirilip ekmek yapımında kullanılıyormuş. Ancak 14. yüzyıla gelindiğinde ilk kez ateşte kavrulan kahve çekirdekleri, öğütüldükten sonra kaynatılarak tıbbi amaçla kullanılmaya başlanmış. Ve Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlı Sarayı'na hediye olarak getirilen kahve, kısa zamanda bizler için de popüler olmayı başarmış.