Bu yaz Avrupa'da bir adada tatil yapmak istiyorsunuz ama 'ünlü' adalardan sıkıldınız mı veya "Ben herkesin gittiği adalara değil farklı bir adaya gitmek istiyorum" mu diyorsunuz?
O zaman size; Mikonos, Ibiza, Mayorka, Sicilya, Capri kadar 'ünlü' olmasa da onlardan hiç de aşağı kalmayan çok güzel adalar önereceğim. Almanya'dan İspanya'ya, İngiltere'den Fransa'ya kadar farklı ülkelerde o kadar güzel adalar var ki, belki de 'ünlü' adalardakinden daha keyifli bir tatil geçirebilirsiniz.
Bu fikir size cazip geldiyse işte Avrupa'nın az şöhretli ama en güzel tatil adaları...
SYLT, ALMANYA
Almanya'nın jet-set'i için birinci tatil rotası olan Sylt, Kuzey Frizya'daki en büyük ada. Kartpostallara layık pastoral manzaraya, 25 kilometrelik kumsallara ve UNESCO Dünya Mirası Listesi'ndeki Wadden Denizi'nin çarpıcı gelgit dairelerine sahip. Ada, ilk olarak 19. yüzyılın ortalarında ekonomik durumu yüksek olan gezginler için wellness destinasyonu olarak göze çarptı ve 1920'lerde Marlene Dietrich gibi ünlü isimlerin görkemli eğlence alanı haline geldi. Bugün giden tatilciler, hâlâ wellness konseptinin adanın önem verdiği konulardan olduğunu görüyor.
Hotel Stadt Hamburg gibi otellerde en üst düzey SPA deneyimi yaşayabilirsiniz. Su sporlarına meraklıysanız, Mercedes-Benz Windsurf Dünya Kupası'nın yapıldığı Westerland sizi bekliyor. Sakinlik arıyorsanız Buhne 16'ya gitmelisiniz. Burada kum tepelerinin arasında yuvalanmış hasır sandalyeleri kiralayarak, keyifli saatler geçirebilirsiniz.
FORMENTERA, İSPANYA
İspanya'nın Balear Adaları'nın en küçüğü olsa da, Formentera, parlak mavi suları ve çam ağaçlarıyla kaplı uzun, kalabalık olmayan kumsalları ile her göreni etkisi altına alıyor. Eğlence odaklı komşusu İbiza'ya nazaran burası daha sakin bir tatil vadediyor. Adanın güzel plajlarında yüzmenin keyfini çıkartıp, kıyı boyunca yer alan restoranlarda lezzetli balıkların tadına bakabilirsiniz. Konaklamak için bazı odalarının özel havuza sahip olduğu butik Gecko Hotel&Beach Club'a şimdiden rezervasyonunuzu yaptırmanızı öneririm. Burası ev yapımı makarnalarıyla ünlü ve beach'inde içeceğinizi yudumlayabileceğiniz harika bir yer. Plajın ötesinde, özellikle gün batımında muhteşem manzaralar için Es Cap de Barbaria Feneri'ne bir gezi yapmayı da ihmal etmeyin.
BELLE-ILE-EN-MER, FRANSA
Fransa'nın Morbihan sahiline feribotla yaklaşık 15 km uzakta, 60 muhteşem plajı, çarpıcı yürüyüş parkurları ve vahşi doğal manzaraları ile 'denizdeki en güzel ada' anlamına gelen ismini layığıyla taşıyan Belle-Ile-en-Mer adası yer alıyor. Vahşi doğa manzaralarından biri olan Les Aiguilles de Port Coton Claude, ünlü ressam Monet'ye ilham bile olmuş. Adada bulunan nostaljik otellerin arasında yer alan Castel Clara'nın üyesi olan Relais&Chateaux, deniz tuzu konseptli Thalassotherapy SPA uygulamaları için harika bir destinasyon. Ayrıca eskiden bir kale olan ve şimdi otel ve müzeye dönüştürülen Citadelle Vauban da bu adada yer alıyor. Temmuz ve ağustos aylarında giderseniz, Verdi, Mozart ve Rossini gibi bestecilerin onuruna düzenlenen ve dünyanın en iyi sanatçılarının sahneye çıktığı Festival Lyrique en Mer'deki konserleri izleme ayrıcalığını da yaşayabilirsiniz.
ISCHIA, İTALYA
Tiren Denizi'ndeki bu volkanik ada Napoli'den sadece bir saatlik feribot mesafesinde olsa da çok daha fazlasıymış gibi hissettiriyor.
Ortaçağ'dan kalma Castello Aragonese d'Ischia'dan Sant'Angelo gibi balıkçı köylerine kadar, Ischia, Napoli Körfezi'ndeki kız kardeşi Capri'den çok farklı ve adeta zamanın donduğu bir yer.
Lacco Ameno sahil köyünde su üzerinde tünemiş gibi duran L'Albergo della Regina Isabella adlı otel, 1950'lerde İtalyan prodüktör ve yayıncı Angelo Rizzoli tarafından kurulmuş ve Elizabeth Taylor, Richard Burton gibi Hollywood yıldızları bu otelde kalmış. Otel, odaları ve Michelin yıldızlı restoranıyla büyük ilgi görüyor. Ada, aynı zamanda birçok termal SPA'ya da ev sahipliği yapıyor. Bunlar arasında Yunan tanrılarının adını taşıyan birçok havuza sahip Aphrodite Apollon da var.
Adadaki en eşsiz deneyimlerden biri için Cavascura'yı ziyaret edin. Romalılardan bu yana kullanılan bu antik kaplıcalara, uçurumun kenarından heyecanlı bir yürüyüşle varabiliyorsunuz.
TRESCO, İNGILTERE
İster havadan ister denizden ulaşımı tercih edin, Scilly Adaları'nın parçası olan Tresco'nun vahşi güzelliği ve beyaz kumsallı plajları sizde büyük etki yaratacak.
Bisiklet, adayı keşfetmek için en popüler yol. Ayrıca burası kum kuşu, yağmur kuşu ve ördekleri çeken iki göl sayesinde kuş gözlemcileri için de mükemmel bir yer. Konaklamak için Old Grimsby'de su üzerinde bulunan modern kulübelerin olduğu Sea Garden Cottages'i önerebilirim. Yemek için New Inn adlı restorana mutlaka gitmelisiniz.
Burada, dünyanın dört bir yanından binlerce egzotik bitkiye ev sahipliği yapan Tresco Abbey Garden'da yetiştirilen sebzelerin yanında sulu Bryher ıstakozunu ve yengeçlerini deneyebilirsiniz.
Gün batımında ise Ruin Beach Cafe'ye giderek, manzaranın keyfini çıkarabilirsiniz.
VIS, HIRVATİSTAN
1989 yılına kadar Yugoslav askeri üssü olmasından dolayı turizme kapalı olan Vis, şimdi Venedik tarzı mimarisiyle, rahat atmosferiyle ve birçoğu hâlâ gelişmemiş, Hırvatistan'daki en güzel plajlarıyla turistleri ağırlıyor. En ünlü ve fotojenik sahilleri arasında, bir uçurumun tabanında yer alan ve yürüyüş ya da tekne ile erişilebilen Stiniva Koyu bulunuyor.
Adanın büyük bir kısmı, Vugava ve Plavac şaraplarını üretmek için ihtiyaç duyulan üzümleri yetiştirmeye adanmış üzüm bağları ile kaplı. Sebze ve patatesle pişirilen kuzu, sığır eti veya balıklı geleneksel Hırvat yemeklerini mutlaka denemelisiniz.
PAROS, YUNANİSTAN
Yunanistan'ın Kiklad Adaları'nın kalbinde yer alan Paros, el değmemiş plajları, beyaza boyanmış köyleri birbirine bağlayan Bizans patikaları ve her bütçeye uygun konaklama seçenekleriyle dikkat çekiyor. Ayrıca komşuları Santorini ve Mikonos'tan daha az kalabalığa sahip. Kolymbithres, Faragas ve Golden en popüler plajları. Glyfa Plajı gibi daha küçük koylardaki plajlar ise inzivaya çekilmek için birebir. Glyfa aynı zamanda mükemmel Glyfa Restaurant'a ev sahipliği yapıyor.
Aynı zamanda eski liman şehri Naoussa'da yer alan Sigi Ikthion Restaurant'da, balıkçıların yeni tuttuğu taze balıkların tadına bakabilirsiniz. Bir öğleden sonranızı dağlarda bulunan adanın eski başkenti Lefkes'e ayırın ve pembe begonvillerin süslediği, taş sokakları takip ederek Bizans kilisesi Agia Triada'yı keşfedin.