BEŞİKTAŞ gibi bir takım son lig maçından sekiz oyuncu farklı olarak bir sonraki lig maçına çıkıyorsa ya oyuncularda ya da teknik adamda büyük sıkıntı var demektir. Geçen hafta ile mukayese ettiğimizde bir değil, iki değil tam sekiz oyuncu farklıydı. Bir kısım generaller yerlerini futbolun gerçek askerlerine bırakmış ve Beşiktaş, Mersin maçına öyle çıkmıştı. Kaybedilse herkes için büyük problem olacaktı. İlk yarım saat bu sezonun en iyi Beşiktaş'ını seyrettik. İyi de hücum ettiler. Bu hücum varyasyonlarından birinde de Mustafa Pektemek'le golü buldular. Asıl sıkıntı bundan sonra başladı. Ta ki maçın sonuna kadar. Böyle maçlarda 1-0 hem iyi hem de kötü sonuç. İlk yarının son 10 dakikası, Mersin kıpırdadı ve pozisyon üretmeye başladılar. Türk futbolu kaleciler açısından çok şanslı. Hem genç hem de çok iyi kalecilerimiz var. Cenk de bunlardan biri. Dün Beşiktaş kazandıysa, bunda da en önemli faktör onun kurtarışları olmuştur.
BEŞİKTAŞ'IN GERÇEK ASKERLERİ!
İkinci yarıda Beşiktaş haklı olarak daha muhafazakar oynamaya başladı. İşte bu dakikalarda önce Quaresma, ki geçen haftalardan çok daha iyiydi, sonra da Holosko ile yakaladığı net pozisyonlardan birini gole çevirse her şey daha rahat olacaktı. Son 20 dakika Beşiktaş için yine sıkıntı vardı. Eğer deplasmanda 2. golü bulamıyorsanız her zaman diken üstündesiniz demektir. İşte bu dikenlerden biri de son dakikalarda Çağdaş'ın kafasıyla gol olup Beşiktaş'ın eline batacaktı. Ama batmadı ve Beşiktaş belki de tekrar lige döndü. Artı, şu bir gerçek ki Ernst, Hilbert ve Holosko gibi oyuncular Beşiktaş'ın gerçek askerleridir. Tabi son karar Carvalhal'ın.
Hakem Cüneyt Çakır, Türk futbolunun Avrupa'daki en önemli ismi. Bir iki ufak hatası dışında da iyi maç yönetti. En önemli avantajı ise yanlış da çalsa doğru da çalsa ona müthiş bir haklı güven var.