Dün gece futboldaki birçok faktör kesinlikle Fenerbahçe yanındaydı. Öncelikle şunu belirtelim; Fenerbahçe maça Özer'in Türk futbol tarihinde ender rastlanabilecek bir golüyle galip başladı. Orta sahadan bir faul atışında topu alan Özer, Mersin kalecisi Hakan'ı biraz önde gördü ve 48 metreden vurdu. Hakan hatalı ama Özer'in vuruşunu da Türk futbol tarihine altın harflerle yazdırmalıyız. Bu gol maçtaki tüm dengeleri değiştiriverdi. Hemen arkasından Caner golü atsa Fenerbahçe çok rahatlayacaktı ama atamadı. İşte bu dakikadan sonra ilk yarının sonuna dek Fenerbahçe büyük sıkıntı yaşadı. Mersin sürekli yüklendi. Oyunu iyi kontrol etti, pozisyon da buldu. Maçtaki dönüm anı, ilk yarının son dakikalarında yaşandı. Bir duran topta gelen ortayı Bekir isteyerek, bilerek ve kasten eliyle kesti. İşte bu penaltı verilse ve Mersin beraberliği sağlasa bu maçı Fenerbahçe çok zor kazanırdı.
"Hakem de insandır, hata yapar" diyoruz ama bazı hakem hataları sonucu öylesine etkiliyor ki, puanlar bir taraftan öbür tarafa gidiveriyor. Yoruma açık pozisyonlarda olabildiğince hakemlerin yanında olmaya çalışıyoruz ya da çok ani bir olayda hakemin göremediğine kanaat getirmişsek yine fazla yüklenmiyoruz ama verilmeyen bu penaltı kabul edilebilir bir pozisyon değildi.

BEKİR İLE ZURİTA'NIN FARKI
İkinci yarı yine Fenerbahçe'nin zorlandığı dakikalarda sahneye bu sefer Mersin'in yedek kalecisi Sehiç çıktı. Topu ayağının altından kaçırdı, Binevenu de boş kaleye topu bıraktı. Fenerbahçe dün gece kazandıysa önce kalecilere, sonra da hakeme şükretmelidir. Yoksa böylesine diri bir takıma karşı bu kadar rahat bir galibiyet alamazlardı. Ama lig yarışında her takımın zaman zaman böyle galibiyetlere ihtiyacı olur. Halis Özkahya'yı yukarıda çok eleştirdik. O penaltıyı veremiyorsa hakemliğinde büyük sıkıntı var demektir. Bekir'in açık elle oynamasındaki penaltıyı göremiyor ama Zurita'nın elinin ucuyla attığı golü görüyor. Şimdi adama sorarlar "Hangi elle oynama daha açık?" diye...