Diyarbakır'daki olayları tüm Türkiye gördü. Ilık rüzgarların estiği şu günlerde Güneydoğu'nun çok önemli bir şehrinde böylesi hadiseler sonrası bir tek şey düşünülebilir. O da provokasyon. Dua ediyoruz ki oyuncular çok iyi niyetliydi ve daha büyük olaylar yaşanmadı. Ama bu daha vahim şeyler yaşanmayacak anlamına gelmez. Görünen o ki; Diyarbakırspor ligde kalmak için mücadele edecek ve bundan sonra içerideki her maçta büyük risk var. Düşünebiliyor musunuz, böylesi bir ortamda ligin son maçlarında küme düşmeme mücadelesi veren bir misafir takım, Diyarbakırspor'a karşı nasıl rahat oynayabilir? O maçı yöneten hakem nasıl tarafsız düdükler çalabilir.
Öncelikle güvenlik zaafiyetinden bahsedelim. Dünkü SABAHGazetesi'ndeki fotoğraf her şeyi açık açık gösteriyor. Eğer tribüne bıçaklı adam girebiliyorsa silahlı ya da el bombalı bir adam niye giremesin? Önceki günkü olaylardan sonra federasyona çok önemli iki görev düşüyor. Birincisi şu: Eğer son aylardaki demokratik açılım rüzgarlarını baltalamamak için federasyon az bir ceza verirse Diyarbakır'da bundan sonra yaşanacak olayların davetiyesini çıkartmış olur. Yok eğer ."Çok ağır bir ceza verelim de bir daha burada hiç olay olmasın" derlerse bu sefer de kantarın topuzunu kaçırıp tahrik unsuru olurlar.
HAKEM SEÇİMİ ÖNEMLİ
Diğer önemli bir görev ise Diyarbakır'da görevlendirilecek hakemlerle ilgili. Diyarbakırspor- Fenerbahçe maçını yöneten Suat Arslanboğa'yı Türkiye'de kim tanır? İstikbal vaat eden genç bir hakem olabilir ama o gece kötü bir maç yönetti. Eğer Diyarbakır'ın içerde oynayacağı maçlara otoriter, tecrübeli ve ismi tüm spor kamuoyunca kabul görmüş hakemleri vermezseniz, yine çıkacak muhtemel olaylara yol vermiş olursunuz